Delikanlı
Dostoyevski’nin son romanı olan Karamazov Kardeşler’den önce kaleme aldığı Delikanlı, yazarın diğer eserlerindeki felsefi ve politik sorunlardan uzak olmakla birlikte, odağındaki insanlar arası ilişkilerle ve psikolojik incelemelerle öne çıkıyor.
24 Nisan 1915
“...Üç ay sonra, karım ve çocuklarımla beraber mutlu olacağımı düşündüm. Sonra bakındım, tek başıma serbest bırakıldığımı görünce, yoldaşlarımın yüzlerindeki korku ve hayal kırıklığını fark ettim. İnce yapılı insanlar. Hükümete karşı bir parmağını bile kaldırmamış insanlar vardı aralarında. Bunların çoğu asla benim kaderimi paylaşmayacaklardı. Bunların çoğu yakında öldürülecekti. Gerçekleşecek olanlar içime doğmuştu, kederimle sevincim neredeyse eşitlenmişti.”
AVEDİS NAKAŞYAN
Bir Daha Asla!Geçmişle Yüzleşme ve Özür
Elinizdeki kitabın odak noktası, devletlerin geçmişte işledikleri suçlar için diledikleri resmî özürler. Uluslar arasında yaşanan çatışmalar, azınlıklara/muhaliflere karşı işlenen ihlaller, etnik çatışmalar ya da savaşlarda işlenen insanlık suçları, savaş suçları ve soykırımlar için dilenen bu özürler barış, demokrasi ve insan haklarına saygılı bir siyasal kültür oluşmasına hizmet ediyor. Ayrıca yaşananların “bir daha asla” yaşanmaması için alınacak önlemlerin de yolunu açıyor.
Hamidiye Alaylarıİmparatorluğun Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde oluşturulan Hamidiye Alayları, hedefleri ve etkileri bakımından ilgi çekici bir tarihî vakadır. Somut etkileri 1890’dan Kurtuluş Savaşı’na kadar izlenebilirken, tarihî ve siyasi etkisi günümüze uzanan izler bırakmıştır. Janet Klein, ortaya koyduğu kapsamlı bir araştırma ve geniş bir tartışmayla Hamidiye Alayları’nı, bu alaylarla sınırlı olmayan bir perspektifle ele alıyor.
Kurumsal İletişimTeoriden Pratiğe
Z. Beril Akıncı Vural ve Mikail Bat, bu çalışmalarında “kurumsal iletişim” konusunu birçok farklı bakımdan ele alıyorlar. İletişim faktörünün organizasyonel anlamda büyük önem kazanmasıyla birlikte başlı başına bir çalışma alanı haline gelen “kurumsal iletişim”in ifade ettiklerini teorik açıdan karşılaştırmalı olarak inceliyor, ardından bu teorik bilgilerden nasıl faydalanılacağını pratik çerçevede ve muhtemel durumlar dahilinde özetliyorlar.
VenüsBir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü
“İçimizde toprağın altında saklanan tohumlar gibi hisler, marifetler mevcuttur. Atalarımızdan bize sirayet eden huylar, hastalıklar, renkler ve türlü türlü şeyler gibi. Bazı şeyler kanla geçer. Bazı şeyler hisle. Kanla geçenlerden ziyade hisle geçenler mühimdir. Zira insan kanıyla canıyla değil hisleriyle vardır. Hisleriniz, hissettikleriniz ayakta tutar sizi.”
AnarşizmlerAnarşizmin Geçmişi ve Tarihleri
“[Bu çalışma] salt kendi ‘anarşizm şudur versiyonu’nu önererek değil, bugüne kadar anarşizmin neliğini, anarşizmin nasıl temsil edilegeldiğini, anarşist geçmişin hangi yollarla anarşizm tarihlerine dönüştürüldüğünü ve anarşizme dair bilginin yapılması sürecini nasıl ‘anarşizan’ bir hale sokabileceğimizi araştırarak gerçekleştirmeyi deniyor.”
Ormanda Ölüm Yokmuş
“Latife Tekin’e sözcüklerle başlanır. Şiirle okunur. Sessizlikle anlaşılır.”
Haydar Ergülen
Rejim KriziTürkiye’de İki Partili Siyâsi Sistemin Kuruluş Yılları (1945 -1950) Cilt 3
Türkiye’de tek-parti rejiminin sona ermesi, genellikle demokrasiye ya da çok-partili hayata geçiş dönemi olarak adlandırılır. Cemil Koçak, “Türkiye’de İki Partili Siyâsî Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950)” adlı kitap dizisinde, yerleşik sayılan tarihsel kabulleri tartışmaya açıyor ve bu adlandırmayı sorguluyor.
Memleket Kitabevi
“Tansiyon aleti soranlar, pil soranlar gibi dikilirler kapıda –ellerinde dantel: ‘Dantele fotokopi çekiyor musunuz?’ (…) Dantelden fotokopi çekmediğimizi söyleriz mecburen… Kimi de sorar: ‘Kitap var mı?’ Döner, dükkâna, yerdeki, tezgâhtaki, raflardaki bütün kitaba ağır çekimle bakarız (ben bakarım), umarız (ben umarım) ki soran da bizimle (benimle) bakar, bakar da cümlesini düzeltir. Öyle olmaz. Duymadığımızı sanıp yeniden sorar çoğu: ‘Kitap var mı?’
Küçük Hanım
Lilly ailesiyle birlikte Çörek Evi’ne taşındığı için mutluydu. Kapının üstünde asılı olan altın sarısı çöreği daha ilk gördüğünde, burada yaşamak istediğini anlamıştı. Üstelik arka avluda kendisini sürpriz bir arkadaş bekliyordu. Açılınca hop diye her şeyi dönüştürüveren bir şemsiyeyle bin yaşında bir bukalemunu bir araya getiren, sihir ve heyecan dolu bir macera.
Kum Kitabı
Esere adını veren “Kum Kitabı” adlı fantastik öykü, büyülü bir kitaptan bahsediyor. Bilinmeyen bir dilde yazılmış olan bu öykü sonsuzdur; sayfaları çevrildikçe sonuna yeni sayfalar eklenir. Tıpkı kum gibi ne başı ne sonu vardır...
“Borges’siz bir Latin Amerika edebiyatından bahsedilemez.”
CARLOS FUENTES