Yeni Çıkan Kitaplar

Mimarlığın Aklı

Rönesans’a kadar etkin olan mimarlık kavramı, tanrısal bir geometriyle aritmetiğin eseridir. Kozmosu kurduğuna inanılan formların ve sayıların türevidir. Ve bu formlar ve sayılar âlemi, mitlerle, sembollerle, şifrelerle ifade edilir. Hermetiktir, enigmatiktir, büyüseldir, şiirseldir, semaidir, gizemlidir… Mimarlık bu âlemde yaratılır ve anlamdırılır. Ve işte o ilahi âlemde mimarlığın gizemi mimarlığın aklıdır.

Ripley Karanlıkta

Londra’da bir resim galerisi, ölmüş bir ressam üzerinden bir dolap çevirmektedir. Amerikalı bir amatörün şüpheye düşüp Londra’ya gelmesiyle oyun tehlikeye girer. Galeri sahipleri bu büyük soruna bir çözüm bulamadıkları için iş yine Tom Ripley’ye kalacaktır. Ripley serisinin ikinci kitabında Tom Ripley bu sefer evlenip yerleştiği Fransa’da, hem akladığı itibarını, hem İngiltere’de kurduğu düzenden sağladığı geliri, hem de öz saygısını korumak için karanlık işlere giriyor.

Motorda Kimse Kalmasın

Motorda Kimse Kalmasın'da Uğur Gergin, hepimizi bir yerimizden yakalayan duyguları, durumları anlatıyor. Dışarıdan bakınca anlam verilemeyen ama kişinin kendisi için vazgeçilmez olan tutkular, geçmişin saklandıkları yerden çıkmak için fırsat kollayan hüzünleri, dert ettiğimiz ama bizden başka kimsenin de umrunda değilmiş gibi görünen aksaklıklar, zamana tutunma ve onunla baş etmek için aranan yeni yeni yollar...

Seyrüsefer
Bir Medyumun Kişisel Tarihi

Salim Fikret Kırgi’nin romanı tuhaf gibi görünen karşılaşmaların, hatta başlı başına tuhaf olan her şeyin aslında sıradan şeyler olabileceğini, insanların durumları nasıl da kendilerine göre şekillendirebildiklerini göstererek başlıyor. Bir şehirlerarası vapur yolculuğunda iki yabancı karşılaşıyor; hikâyesini yazması için birini arayan medyum ve anlatacak hikâye arayan yazar... Sonra iş, bir medyumun kişisel tarihinin anlatılmasına kalıyor ve yazılmasına! Rüyalarda görülüp malum olanlar, yıldızların tayin ettiği kader çizgileri...

Haksız Tahrik
Bir Erkeklik Hakkı

Haksız Tahrik’te Eylem Ümit Atılgan, sayısız mahkeme tutanağı, karar metni ve gazete haberini inceleyerek, buradan çıkan bulguları derinlikli bir okumaya tâbi tutuyor. Feminist bir hukuk akademisyeni olarak, “haksız tahrik” düzenlemesinin lafzını ve uygulanmasını hukuk sosyolojisinin ve felsefesinin ışığında yorumluyor.

Cinsel Aykırılıklar

Gayle S. Rubin, aykırı olan, yoldan çıkan ve yaftalanan tüm cinselliklere ve cinsiyetlere rengârenk bir şemsiye tutuyor. Zaten içimizde karışık olan yönelimleri ve kimlikleri bardaktan taşırırken akademisyenleri ve eylemcileri kapsayıcılığı kucaklamayı unutmamaya çağırıyor. Rubin, kuir ve LGBTİ terimlerini kullandığı gibi, bu terimlerle çizilen çerçevenin de dışına taşan veya hep akışan, belki de o çerçevede hiç temsil edilmediği için daha da saklanan, topluluk içi tartışmaları alevlendiren tüm kimlik ve hazları kapsamak maksadıyla cinsel yelpaze, cinsiyet yelpazesi ve cinsel aykırılar gibi terimler öneriyor. “Aykırılar” kuir, kink ve akışkan gibi görece yeni sözcüklerle açılmayı ve kenetlenmeyi sürdürürken, LGBTİ çerçevesi kapsayıcılık uğruna yeni harflerle, +’larla çoğalırken Cinsel Aykırılıklar, cinsellik ve cinsiyet yolculuğunun 1970’lerden 2000’lere güncesi ya da 2020’lerden 2030’lara kılavuzu gibi okunabilir.

Marksizmin İcadı
Bir Fikir Dünyayı Nasıl Fethetti

Christina Morina, 19. yüzyıl / 20. yüzyıl dönümünde Marksizmin bir öğreti, bir siyasal hareket, bir ahlâki angajman olarak kurumlaşma evresini; dokuz öncü figürün üzerinden anlatıyor.

İnsan
(Ne Olduğunu Biliyor muyuz?)

İnsan nedir? İnsan olmayan nedir? Amanda Rees ve Charlotte Sleigh ilk bakışta basit gibi görünen ama cevaplamanın çok da kolay olmadığı bu soruların peşine düşüyorlar. Tarihte, kültürde, mitolojide, bilimde, sanatta ve siyasette insanın izini sürerek Öteki’nden nerede ve nasıl ayrıldığına odaklanıyorlar. İnsanı hayvan, hominini, makine, kadın, tanrı ve yabancıyla mukayese ederek insan tanımının sınırlarının nasıl çizilebileceğine bir yol arıyorlar.

Dijital Dünyada Çocuklara Destek ve Rehberlik
#yasaklamayönlendir

Dijital eğitim uzmanları Leonie Lutz ve Anika Osthoff Dijital Dünyada Çocuklara Destek ve Rehberlik’te internet dünyasında ailece güvenli, yetkin ve yaratıcı bir şekilde var olmanın yollarını tartışıyorlar. Doğru yönlendirmeyle hem beraber eğlenceli vakit geçirmenin hem de çocukları yarının dünyasına hazırlamanın mümkün olduğunu gösteriyorlar. Çocuklarının ekran başında geçirdikleri süreden dolayı rahatsızlık duyan, bu nedenle aile yaşamlarının tehlikeye düştüğünü düşünen tüm ebeveynler için ilham verici bir başucu kitabı.

Helal Gıda
Bir Tarihçe

Helal Gıda, hayatın çok içindeki, dinamik bir dinî kavramın yapısını daha yakından incelemek isteyenler için olduğu kadar yemek/mutfak kültürünün farklı ve önemli bir boyutuna, beslenme geleneklerine ilgi duyanlar için de önemli bir kaynak.

Swann'ların Tarafı
Kayıp Zamanı Ararken • Cilt 1

Marcel Proust’un anıtsal çalışması Kayıp Zamanı Ararken’in ilk cildini oluşturan Swann’ların Tarafı hafızanın gizemli gücüyle dokunmuş bir şaheser. Duyarlı bir çocuğun ailesi ve komşularına dair izlenimlerine; arzularına tutsak yetişkinlerin zaafları ve kırılganlığına; aşk, cinsellik ve kıskançlığın pençesinde kıvranan bir genç adamın kâh dokunaklı kâh gülünç kâh trajik hallerine; 19. yüzyıl sonu Parisi’nden insanlık manzaralarına en ince ayrıntılarına kadar ışık düşüren Swann’ların Tarafı duygusal karmaşaların, tutkuların ve geçmişin derinliklerine iniyor. Proust’un ustalığının her satırında parladığı Swann’ların Tarafı zengin ve etkileyici bir atmosfer yaratan, çağlar boyu okunacak ölümsüz bir eser.

Kırık Rahvan

Semih Öztürk, Kırık Rahvan'da birbirine teyellenen öyküler anlatıyor. Kahramanları öyküden öyküye gezdikleri gibi, bazen İstanbul'un karlı bir gecesinde, bazen bal karıncalarının yarıştırıldığı bir hamamın en izbe köşesinde, kuş uçmaz kervan geçmez bucaklarda da dolaşıyorlar. Ama hiç aceleleri yok, üç günlük dünyanın iki gününü oyalanarak geçiriyorlar! Okuru da bu büyülü dünyanın içine çabucak çekiyorlar...

Cunta Kızı

Cunta Kızı'nda Şule S. Çiltaş, küçük bir kız çocuğunun ağzından 12 Eylül '80 darbesiyle doruk noktasına ulaşan bir şiddet-yabancılık-yalnızlık sarmalının, ilkin kendi ailesindeki ve yakın çevresindeki, sonra dış dünyadaki izlerini anlatıyor: Kendisi de hoyrat bir yaşamın içinden gelmiş asker bir baba, “Gözlerinden, kuş olup kanatlanacak kadar özgürlüğü sevdiği anlaşılan” bir anne ve 12 Eylül’ün ayak sesleri çok yakından duyulurken, karakol-mahkeme-cezaevi önlerinde korku ve umutla geçecek günler... Bir çocuğun olduğu kadar, bir memleketin, memleketle birlikte büyüyenlerin, ne kadar kaçmak isterlerse istesinler paçalarına onun çamuru bulaşanların da hikâyesi...

100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi'nin 100 Yılı

100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi’nin 100 Yılı, ele aldığı bir asırlık dönemin “tarihsel karmaşıklığını kesitlerle tasvir eden” yazılardan oluşuyor.

Siyah İnci

Anna Sewell bir atın kimi zaman hüzünlü, kimi zaman mutluluk dolu yaşamını anlatıyor Siyah İnci’de. Büyük bir çiftlikte doğan ve Siyah İnci adı verilen tay, annesiyle ve arkadaşlarıyla birlikte refah içinde bir yaşam sürer ilk başta. Fakat başka birine satılmasıyla işler değişir. Yeni insanlarla ve atlarla tanışınca, herkesin erdemli olmayabileceğini öğrenir. Buna rağmen yılmaz, karşılaştığı her hayvanı ve insanı iyilikten tarafa çekmeye gayret eder. Böylece güzelleştirir çevresini, günlerini mutluluk içinde geçirir.

Becerikli Bay Ripley

New York’ta sıkıcı hayatına renk katmak için ufak tefek dolandırıcılık işleri yapan Tom Ripley, bir akşam, eski bir tanıdığının babası tarafından oğlunu New York’a geri dönmeye ikna etsin diye İtalya’ya gönderilir. Ama hayat Tom Ripley’yi başka bir yola sokacaktır. Patricia Highsmith’in beş kitaptan oluşan Ripley serisinin ilk kitabı olan Becerikli Bay Ripley yazarına “Mystery Writers of America” ve “Grand Prix de Littérature Policière” ödüllerini kazanmıştır. Birçok dile çevrilen bu kitap ayrıca filmlere de uyarlanmıştır.

Yunanistan'da Milli Mitoslar

Herkül Millas, Yunanistan’da Milli Mitoslar’da, günümüz Yunanistanı’nda canlı biçimde var olan bazı mitosları çıkış kaynaklarından hareketle incelerken, aynı zamanda genel olarak insan toplumlarında mitosların yeri ve işlevini de ele alıyor. Tarihyazımından siyasete, kültürel yaşamdan yasalara ve eğitime kadar hemen her alanda yaygın ve etkili olan mitosların, bir “yalan”dan veya “doğru olmayan bir hikâyeden” “birleştirici bir toplumsal anlatıya” nasıl dönüştüğünü gösteriyor.

Edebiyat Devrimi
Cumhuriyet Aydınının Yeni Bir Dil ve Edebiyat Kurma Telaşı (1930-1950)

Hâle Sert, 1932 yılında gerçekleşen Dil Devrimi’nin aynı zamanda bir “edebiyat devrimi” olarak okunup okunamayacağı sorusunun peşine düşüyor. 1928 yılındaki Alfabe Devrimi ile göstergenin kendisinde yapılan değişiklikten başlayarak, Arapça-Farsça kelimelerin tasfiyesine, Öztürkçe kelime türetme politikalarına uzanan geniş bir alanda, zengin örnekler sunarak, bu politik hamlelerin edebi metinler üzerindeki yansımalarının izini sürüyor.

’78 Kuşağı
Bir Hafıza Topluluğu

’78 Kuşağı - Bir Hafıza Topluluğu, Türkiye’de 1970’li yılların siyasal ve toplumsal hayatının deneyimini, 12 Eylül darbesinin etkilerini, devrimci hareketin zihniyet mirasını, bellek çalışmalarının merceğiyle analiz ediyor. “Nostalji ve melankolinin gelgitlerinden” geriye kalana bakıyor. Melike Işık Durmaz, derinlemesine görüşmelerin yanı sıra biyografi, otobiyografi ve nehir söyleşilere de dayanarak, ’78 kuşağının nasıl kendisini bir hafıza topluluğu olarak kurduğunu anlatıyor. Devrim beklentisi, adanma, yoldaşlık etiği… Ölümle, kayıplarla yüzleşme… Onların bir kuşak bilinci ve kimliği edinmelerini sağlayan asli deneyim olarak 12 Eylül…

Fırsat Eşitliğine Karşı
Eşitlikçi Bir Bildiri

Fırsat Eşitliğine Karşı, adının açıkça ifade ettiği gibi, “fırsat eşitliği” yaklaşımını reddederek, gerçek (veya derin) bir eşitliğin gereğini ve ahlâkını savunuyor. Fırsat eşitliği kavramının, sadece biçimsel ve meritokratik (liyakatçi), dolayısıyla sınırlı bir ufku olduğunu anlatıyor. Alt başlığının (Eşitlikçi Bir Bildiri) açıkça ifade ettiği gibi, genel olarak eşitlik fikrinin siyasal, toplumsal ve insani önemini anlatmaya çalışan bir kitap bu.

Hükmetme Sanatı
Seçilmiş Yazılar

M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış Çinli düşünür Han Fei Zi’nin siyasal düşünceler tarihi içindeki önemi, yakın zamanlarda fark edildi. Şimdi onun Hükmetme Sanatı, Machiavelli’nin Prens’i ve La Boétie’nin Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’i gibi klasiklerle aynı kefeye konuyor. “Antik çağların Machiavellisi…” Çağdaş siyaset düşünce tarihinde Han Fei Zi için kullanılan lakap, bu. O da, büyük İtalyan düşünür gibi, siyaseti anlamak için olgulardan, eylemlerden hareket edilmesi gerektiğini belirtir ve ahlâkı, ahlâki değerleri siyasal alandan dışlar. Ayrıca siyasal iktidar olgusunu düşüncelerinin odak noktasına yerleştirir, özellikle de tek adam iktidarının nasıl işlediğini ve varlığını nasıl sürdürdüğünü açıkça gözler önüne serer. Bu bakımdan Han Fei Zi, en az Machiavelli kadar, güncel bir düşünürdür.

Yanımdasın

12 Eylül 1980 darbe rejimi altında insanlara yapılan işkence ve eziyet, olabildiğince belgelendi, anlatıldı - ne kadar anlatılsa az… Tutuklanan, işkence gören, hapsedilen “siyasiler”in deneyimleriyle ilgili az çok bir birikim oluştu. Peki ya onların yakınları, aileleri? Onlar bu zulmü nasıl yaşadılar? Yanımdasın’da Ömer Babacan, 12 Eylül döneminde devrimci olarak gözaltında ve hapisteyken, annesinin, babasının ve kardeşinin bu deneyimi nasıl yaşadığını aktarıyor. O kâbusu, annesinin, babasının, kardeşinin gözünden, dilinden okuyoruz. Nasıl haber almaya çalıştılar, ne korkular geçirdiler, ne düşündüler, günlük hayatlarına nasıl katlandılar? Ve nasıl hep dimdik, oğullarının, kardeşlerinin yanında oldular…

Kutup Yazı

Eşi ve kayınvalidesiyle İtalya’ya gitmek üzere yola çıkan Martin, yolculuğun başında büyük bir ölüm tehlikesi atlatır: Basel Garı’nda, demiryolunun kenarında ayağı kayar ve trenin altında kalmaktan Clesant tarafından kurtarılır. Pek mühim olmayan bu kaza, birbirinin tam karşıtı bu iki karakterin hayatını derinden etkileyecek olayların başlangıcı olur. O günlerin ardından yolları ayrılan zıt kutuplar İngiltere’de tekrar bir araya gelecek ve bu kez yardıma ihtiyaç duyan taraf Clesant olacaktır. E.M. Forster bu tamamlanmamış kitabında dahi, mükemmel biçimde birbirine bağladığı fragmanlarıyla ne kadar usta bir yazar olduğunu gösteriyor.

Aziz İnsanlık
Okumalar, Değinmeler

Aziz İnsanlık'ta İlhami Algör'ün kitaplardan yola çıkıp bir metnin diğer metinlerle, yazarlarla ve okurlarla kurduğu ilişki üzerine düşünen yazıları bir araya geliyor. Bu yazılar, politikadan gündelik hayata, sinemadan tarihe geniş bir alana da uzanıyor sıklıkla. Kitapların temas ettiği her şeyle bir ilişki kuruyor. Böylece, düşünceyle gündelik hayat arasındaki alışverişin sanılanın aksine daha kuvvetli olduğunu gösteriyor: Üstelik sıkıcı olmadan, hayatın dışına, teoriye taşmadan, bir ayağını hep sokağın içinde tutarak...