MiddlemarchTaşra Hayatına Dair Bir İnceleme
19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarlarından George Eliot, Middlemarch’ta büyük toplumsal değişimlerin rüzgârıyla sarsılan bireysel yaşamların kusursuz bir resmini sunuyor.
Eşyaların PatriyarkasıDünya Kadınlara Neden Uymaz?
Rebekka Endler Eşyaların Patriyarkası’nda, içinde yaşadığımız maddi dünyaya hükmeden erkek egemen tasarımın izini sürüyor: Sadece ofis mobilyaları ya da kot pantolon gibi günlük eşyaların değil, kamusal alanı oluşturan mimari, altyapı ve ulaşım düzenlemelerinin de, hatta Batı tıbbında uygulanan teşhis ve tedavi yöntemlerinin bile erkeklere göre belirlendiğini gösteriyor.
Eğer Ben Kâbil İsem
Emre Taş, Tuna kıyısındaki küçük bir kasabada başlayıp büyüyen bir hikâye anlatıyor. Şeyh Bedreddin İsyanı’na katılanların soyundan gelen bir kadı, onun babasının müridi Sevindik Bey, bu beyin akıncı oğulları, geçimsiz torunları... Kanunları, fetvaları, bazen şaşaası, bazen akla hayale sığmayacak küçük hesaplarıyla Osmanlı...
İktidar TohumlarıOsmanlı Çevre Tarihi Üzerine İncelemeler
Geniş topraklara yayılmış Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi araştırılırken ihmal edilen alanların belki de en başında
çevre tarihi geliyor. Onur İnal ve Yavuz Köse’nin derledikleri İktidar Tohumları-Osmanlı Çevre Tarihi Üzerine İncelemeler, alanında yetkin birçok ismin katkılarıyla değerli bir kaynak sağlamayı hedefliyor. Uzun süre hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu’nun çevre tarihine birçok farklı açıdan, kapsayıcı bir anlayışla bakıyor.
Fötr Şapkalı ŞıhCumhuriyet Sekülerleşmesi ve Taşra
Fötr Şapkalı Şıh, devlet-toplum ilişkilerine taşradan bakmanın analitik olanaklarını ortaya koyması bakımından da önemli. Taşrayı tamamen tabî konumda, taşradaki aktörleri tamamen pasif ve güçsüz olarak tasavvur etmenin yanlışlığını gösteriyor. Keza, sekülerleşme bağlamının dışında, genel olarak, popüler gündelik direniş stratejilerine dair değerli bir malzeme sunuyor.
Ortaya Karışık
Ekmek, çorba, pilav... Mezopotamya’dan Osmanlı’ya, dünyanın dört bir yanından çeşit çeşit köfte... Tarihte balığa atfedilen simgesel anlamlar, her geçen gün daha az tutulur hale gelen lüfer, üzerine şiirler yazılan hamsi, denizlerin “çirkin kral”ı fener, mitik dülger balığı, midye dolma... Nüfus kâğıdında “doğum yeri” olarak İstanbul-Türkiye yazan lokum, yapılışı müthiş basit ama lezzetli kar helvası, acıbadem kurabiyesinin torunu makaronlar, kışların vazgeçilmezi boza... Küreselleşen dünyanın, bin bir tür çeşide sahip zincir kahve dükkânlarıyla rekabete giren geleneksel kahvemiz... Artun Ünsal, Ortaya Karışık’ta kendine has anlatımıyla bunların hepsine değiniyor. Ama işi mutfakta, sofrada bitirmeyip “yemek sevdası” üstüne de düşünüyor
Cennet
Cennet, Nobel Edebiyat Ödüllü Abdulrazak Gurnah’tan efsanelerle, düşlerle, geleneksel inanışlarla bezeli bir Afrika panoraması.
Eğlencesiz EğlenceErken Cumhuriyet Türkiyesi'nde Eğlence ve Siyasal iktidar
Mehmet Kendirci, Eğlencesiz Eğlence’de erken cumhuriyet döneminin eğlence politikasını analiz ediyor. Sefahat içinde yozlaşmış, Bizans kalıntısı olarak görülen İstanbul’a karşı, temiz ruhlu ve yozlaşmamış “Türk” sayılan Anadolu’yu (ve Ankara’yı) yücelten bir anlayış var bu politikanın arkasında. Eğlence hayatını, kurulmakta olan “yeni Türkiye”ye uygun ve “modern” bir şekilde “disiplinli ve düzenli” kılma arayışı var.
Osmanlı‘dan Erken Cumhuriyet‘eHayvan Katliamları ve HimayeKediler, Köpekler, Kargalar
Ömer Obuz, Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e Hayvan Katliamları ve Himaye: Kediler, Köpekler, Kargalar adlı kitabında, II. Mahmud döneminden erken Cumhuriyet dönemine kadar ele aldığı süreçte, “arıza” olarak görülerek medeniliğe aykırı olduğu gerekçesiyle damgalanıp bir imha politikasına tâbi tutulan kedi, köpek ve kargaların izini sürüyor. Bu izi sürerken, esasen hayvanların Osmanlı toplumunun daha önceki dönemlerinde ne kadar değerli kabul edilip himaye edildiklerine de eğiliyor.
Sandık Odası
Sandık Odası, Sezgin Kaymaz’ın bir dizi romandan sonra yayımladığı ilk öykü kitabı olma özelliğini taşıyor. Bir sırrı ifşa edelim: Bu kitaptaki hikâyelerin ortaya çıkmasında biraz da okur parmağı var! Hafta başlarında, mesire yerlerinden dönüp de dairelerimizin iç karartıcı mesai atmosferine girdiğimizde, önümüzde içimizi açacak bir adet hikâye bulsak fena mı olur gibisinden istek parçaları yollayan okurlar gaz verdi bu derlemeye!