II. Meşrutiyet Döneminin DemokratlarıOsmanlı Demokrat Fırkası (Fırka-i İbad)
Kahvehaneden akademiye hemen her yerde, Türkiye’de demokrasi fikrinin ve kültürünün zayıflığından, köksüzlüğünden çok yakınılır. Bu köksüzlüğün kökü de, ülkenin belli başlı siyasal akımlarının ortaya çıktığı II. Meşrutiyet döneminde aranır. Gökhan Kaya, tam da o dönemde demokrasiyi şiar edinmiş bir partiye dikkatimizi çekiyor: Fırka-i İbad, Osmanlı Demokrat Fırkası.
Moskova-Ankara-Londra Üçgenindeİştirakiyuncular, Komünistler ve Paşa Hazretleri
Topu topu bir yıllık bir zaman dilimi: 1920 ilkbaharından, 1921 ilkbaharına kadar... Bu kısa sürede, bu dar zamanda, “Yeni Türkiye”nin iç politik sahnesi, Londra’nın ve Moskova’nın etkileri altında nasıl biçimlendi? Emel Akal’ın kılı kırk yaran araştırması bu soruya ışık tutuyor.
Anadoluculuk ve Tek Parti CHP'de Sağ Kanat
Turancılığa da Osmanlı’ya da sırt çeviren, milletin ve vatanın özü olarak sadece ve sadece Anadolu’yu gören Anadoluculuk, erken Cumhuriyet döneminin biraz kenarda köşede kalan bir düşünce akımıydı. Siyasette yer tutamadılar, buna karşılık entelektüel alanda küçümsenmeyecek bir mesaileri oldu, kadrolaştılar.
Memleket Kitabevi
“Tansiyon aleti soranlar, pil soranlar gibi dikilirler kapıda –ellerinde dantel: ‘Dantele fotokopi çekiyor musunuz?’ (…) Dantelden fotokopi çekmediğimizi söyleriz mecburen… Kimi de sorar: ‘Kitap var mı?’ Döner, dükkâna, yerdeki, tezgâhtaki, raflardaki bütün kitaba ağır çekimle bakarız (ben bakarım), umarız (ben umarım) ki soran da bizimle (benimle) bakar, bakar da cümlesini düzeltir. Öyle olmaz. Duymadığımızı sanıp yeniden sorar çoğu: ‘Kitap var mı?’
"Türk'ün Büyük, Biçare Irkı"Türk Yurdu’nda Milliyetçiliğin Esasları (1911-1916)
Buradaki patetik satırlar, 1915 yılında Türk Yurdu dergisinde yayımlanan bir yazıdan. Dönemin hınçla, intikam hissiyle ve ölüm-kalım şiddetinde bir azimkârlıkla yüklü milliyetçi kalkışma ruhunu yansıtıyor.1911-1916 yıllarında, yani Balkan Savaşları ile Dünya Savaşı arasındaki teyakkuz döneminde Türk Yurdu dergisini mercek altına alan bu çalışmada Ümit Kurt, Türk milliyetçiliğinin oluşumundaki ırkçı damarı ortaya koyuyor.
Nâzım'ın Macar Toprağı
Sovyetler Birliği’nden Macaristan’a yaptığı geziler, Nâzım Hikmet için bir ferahlama fırsatı olmuştu her zaman. Hem “Macar Toprağı”nı çok sevmiş, sanki biraz “memleket havası” bulmuştu; 1955’te bir radyo mülakatında şöyle diyordu: “Macar insanları benim insanlarıma daha benziyor. Onun için Macaristan’a geldiğim zaman, biraz da memleketimin güzelliğini, hayırlı günlerini görür gibi oluyorum.”
ParticilerTürkiye’de Partiler ve Sosyal Ağların İnşası
"Partici”, kimdir Türkiye’de? Bu ‘işe’ nasıl girer? Hangi toplumsal tabandan gelir, nasıl sosyalleşir? Ailenin, cinsiyetin, etnik ve dinsel bağların, hemşerilik ilişkilerinin, eğitim düzeyinin, meslekî konumun, kuşağın ve yaşın politik kariyere etkisi nedir? Siyasal partiler, merkezde ve taşrada, nasıl işlerler? Partiler neyle ‘döner’, partilerin ve politikacıların finansman ilişkileri nasıl kurulur?
Kızıl FeministlerBir Sözlü Tarih Çalışması
Birleşmiş Milletler 1975 yılını Dünya Kadın Yılı ilan etti. Aynı yılın Haziran ayında İstanbul’da Çeliktepe’de bir gecekonduda İlerici Kadınlar Derneği isminde bir dernek faaliyete geçti. Bu dernek üç yıl sonra Uzunköprü’den Van’a, Samsun’dan Adana’ya kadar şubeleri olan kitlesel bir kadın örgütüne dönüştü. Kuruluşundan beş yıl sonraki bilanço: 12.000 üye, 33 şube, 35 temsilcilik, son sayısı 35.000 basılan bir dergi: Kadınların Sesi...
Trabzon'da Futbolun Toplumsal TarihiMektepliler, Münevverler, Meraklılar
“Trabzon şehri spor ibtilası geçiriyor. İstanbul’da dans ibtilası, Ankara’da ud, Trabzon’da futbol… Bunlar birer hastalık gibi yakaladıkları adamın yakasını bırakmıyorlar. Trabzon’da mahalle aralarında, ta Kavak Meydanı’na kadar ne kadar meydan, cami havlisi, bahçe varsa birkaç çocuk toplanmış! – Gol gol diye bağırıyor. Hele şu hafta tatilinin işsiz bir sürü halkının Kavak meydanına doğru toplanması bu ibtilayı azdırdı. Şimdi herkeste bir spor heyecanı var.”
Lice’den Paris’e Anılarım
Tarık Ziya Ekinci, 1925’te Lice’de başlayan yaşamında, Türkiye’nin yakın tarihinin tanığı ve öznesi oldu. Öncelikle Kürtlerin tarihinin... 1940’lar ve 1950’lerin gergin atmosferinde, “Kürt uyanışı” veya “Kürt aydınlanması” denen süreci yaşadı. 1960’larda ise bir Kürt aydını olarak, bu sürecin devamının aktörlerindendi.
İsmail Beşikçi
İsmail Beşikçi, Türkiye’de “düşünce özgürlüğü” sorununun simgesidir. 1970’lerin başından bugüne dek kitaplarına, yazılarına sürekli dava açıldı, on yedi yıl hapiste yattı. İsmail Beşikçi, Türkiye’de Kürt sorununun “tabu” oluşunun da simgesidir. Kürt sorunuyla ilgili öncü çalışmaları, onun hep “mahkemelik” olmasına ve üniversitede barındırılmamasına yol açtı.
Türk Sağı: Mitler, Fetişler, Düşman İmgeleri
Türkiye’de sağ akımların ideolojik alet çantasında neler var? Türk sağcılığı kitlelere seslenirken hangi imgelere başvuruyor, hangi tahayyüllere hitap ediyor? Hangi psiko-sosyal damarları işliyor, hangi çağrışımları harekete geçiriyor? Bu derlemede, bu sorulara cevap arayan çalışmalar yer alıyor.
"Karardı Karadeniz"
“Karardi Karadeniz, sardı dört yanumuzi / Bu gaybana sevdaluk, alacak canumuzi…” Hasan Tunç’un meşhur türküsü böyle söyler... Bu kitap, kararan Karadeniz’in mâkus yakın tarihine bakıyor: Ekonomik çöküntü, yoksullaşma, çay tarımının sorunları, göç ve nüfus kaybı, milliyetçi feveran, kent kültürünün aşınması, sosyal gerileme, kültürel asimilasyon, sahil yolunun ve hidroelektrik santrallerinin yol açtığı tahribat, “Nataşalar” ve kadın-erkek ilişkilerinde kriz…
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 3 / Modernleşme ve Batıcılık (Ciltli)
Modernleşme / Batıcılık, en doğru ifadeyle “daha iyi ve mutlu yaşamak” hasretinin taşıyıcısı olan “Batılılaşmak/Modernleşmek/Çağdaşlaşmak” kavramlarını değişik açılardan düşünsel/ideolojik bir değerlendirme çabası...
"Boşuna mı Okuduk?"Türkiye’de Beyaz Yakalı İşsizliği
“Diploma = iş” denklemi gitgide geçersizleşiyor. Genç işsizliği ve ‘okumuşların’ işsizliği, dünyada da Türkiye’de de istisnai olmaktan çıktı. Zamanımız kapitalizminde işsizliğin yapısal niteliği aşikâr hale gelirken, tahsilli, kalifiye çalışanlar yani “beyaz yakalılar” da güvencesizleşme sürecinin kurbanı oluyor, imtiyazlarını kaybediyorlar.
Kral TanrıAllah'ın Krallığı
Halil Hacımüftüoğlu, “Allah’ın Krallığı” kavramının ve tasarımının Yahudi-Hıristiyan geleneğine mahsus olmayıp İslamda da izinin sürülebileceğine dikkat çekiyor.
Demokrasi Nefreti
Jacques Rancière, demokrasi, siyaset, cumhuriyet ve temsil arasındaki karmaşık ilişkiyi incelerken, günümüzde yükselen demokrasi nefretinin kaynaklarını gösteriyor. Demokrasi fikrinin, başkalarını yönetmeyi kendilerinin doğal hakkı olarak görenlerin huzurunu bozan, düzenlerini karıştıran gücünü hatırlatıyor. “Benim oyumla çobanın oyu bir olur mu?” sorusunu sorduran demokrasi korku ve nefretinin kaynaklarını gösteriyor.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 1 / Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi (Ciltli)
Cumhuriyet Türkiyesi’nin siyasi fikirleri ve rejimin ideolojik/kurumsal kanavası, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde örülmüştür. “Yeni Türkiye”nin bütün akımlarının izleri, Osmanlı modernleşmesinin siyasal fikirlerinden, İslamda reform arayışından, Tanzimat ve 2. Meşrutiyet’in tartışmalarından başlayarak sürülebilir.
"Ben Buradayım..."Oğuz Atay'ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası
Edebiyatımızın kilometre taşlarından olan Oğuz Atay özellikle son yirmi yıldan bu yana büyük bir okur kitlesine ulaştı ve benimsendi. Yazarın gerek yaşamı gerekse eserleri hakkında yazılanlar ise makalelerle sınırlı kaldı.
Modern Türk edebiyatı konusundaki ciddi ve kapsamlı araştırmalarıyla tanınan, aynı zamanda önemli bir Oğuz Atay uzmanı olan Yıldız Ecevit, ilk defa Oğuz Atay’ın yaşamını ve eserlerini kitaplaştırdı.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 2 / Kemalizm (Ciltli)
Toplumun büyük bölümünün paylaştığı bir ulusal modernleşme idealinin yoğunlaştığı, bunun bir siyasal duruşa dönüştüğü bir ideolojidir Kemalizm. Bu bağlamda, bir kuramsal mutlak doğruyu ifade etmekten ziyade, bir tavrı, bir siyasal duruş ve konumlanışı mutlaklaştırır.
Beyin Ekran
Ulus Baker, sinemanın öykü ve enformasyon sunma yönünü değil düşünme ve tahayyül etme yetisinin yani düşünce-imajının, montaj-düşüncenin yaratım olanaklarını araştırdı. Beyin Ekran üç bölümden oluşuyor: Minör-düşünce: Zaman-imaj ya da Video-imaj: Godard, Bresson, Tarkovski; Montaj-düşünce: Şok-imaj: Eisenstein, Güney, Lanzman; Aralık-düşünce: Rizom-İmaj: Vertov.
Beyin Ekran, Baker’in sinema yazılarının bir montajıdır, onun deyişiyle “düşünen” bir kitaptır