Kendiyle Dost OlmakHayatı Nasıl Kolaylaştırır?
Kitapları dünyanın farklı ülkelerinde geniş okur kitleleriyle buluşan felsefeci ve araştırmacı Wilhelm Schmid Kendiyle Dost Olmak’ta, “Kendini sev” sloganıyla gitgide daha fazla sarmalandığımız günümüzde, kendimizle sağlıklı ve dostane bir ilişki kurmanın önemine vurgu yapıyor.
Ö.T.E.K.İ.(Gizli Topluluk)
Franz oldukça normal bir çocukken, tek gözüne takmak zorunda kaldığı bir bantla bütün hayatı değişir. Okul bahçesinin kuytu köşelerinde, o güne kadar hiç fark etmediği çocuklarla tanışır: Kablolu Lepiska Blume, Köstebek Jacob, Kule Emily, Üç Kalibre Holger ve diğerleri. Gizli bir topluluk oluşturan bu çocuklar, Ö.T.E.K.İ. adını verdikleri örgütü kurarlar.
Oblomov
Tembelliği bir sanat haline getiren Oblomov, Rus romanında “lüzumsuz adam” tiplemesinin ölümsüz örneklerinden biridir.
Medet
"Yağlı Havilland ile boynunu, ensesini, kulak arkalarını kremleyip kokulandırmış, bol bol limon kolonyası dökünmüş, saçlarını taramış, Müesser'in kızı Şengül'e diktirttiği kendinden korseli pembe eteğinin içine zor bela girmiş, çorap lastiğini bulduktan sonra yardımına gelen bir kız evladı bile olmadığı için beceriksizce kendi etini budunu çimcire çimcire sütyenini takınmış, ondan sonra fanilasını, beyaz, kıvrık yakalı bluz gömleğini de giymiş, onun da üstüne pembe ceketini giyip gerdanına sahte inci pembe kolyesini üç dolama dolayıp son olarak da çivi topuklu beyaz ayakkabılarını altları sulanmamış bahçe toprağı gibi çatlak ayaklarına geçirip misafiri beklemeye başlamış, o esnada da önemli bir eksiklik olduğunu fark etmişti: Kocası. Hâlâ ortalarda yoktu pezevenk."
Emanet Şehir
Emanet Şehir, bir Ankara hikâyesi, bir yalancının, başarısız bir yazarın, Şekip’in grafik romanı. Levent Cantek’in senaryosu ve Berat Pekmezci’nin çizgileriyle.
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
“Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulüm. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, sanatçı tecrübe edinemeyen insandır, diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandır ama şimdi sen karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte. Nafile.”
Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla
Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla yazarının özellikle iki amacı gözeterek kaleme aldığı bir klasiktir: “Tarihi ekonomi teorisiyle ve ekonomi teorisini tarihle açıklamak.” Huberman’a göre “bu düğümlenme önemli ve zorunludur.
Don KişotYorum, Bağlam, Kuram
Cervantes’in uyguladığı tekniği, temsilden ne anladığını, yazar ve yazarlık konusunda sorularını, yazar otoritesiyle nasıl oynadığını, gerçeklik ve yanılsama ilişkisini nasıl gördüğünü, hiciv, parodi gibi yöntemlerden ne amaçla yararlandığını da sergileyen bir çalışma bu.
Kırmızı ve Siyah
Psikolojik romanın kurucusu Stendhal, Fransız Restorasyonu’nun siyasi tartışmaları ortasında, dinî eğitimiyle, aşklarıyla, ihtiraslarıyla dünya edebiyatının en önemli karakterlerinden Julien Sorel’i yaratıyor.
Bitirgen
Bitirgen bir büyüme hikâyesi. Küçük bir kız çocuğu, ergenlik arifesinde neler yaşadığını anlatıyor. Nasıl aklettiğini, nasıl dayak yediğini, nasıl direndiğini, küfrettiğini, kabullenmediğini, anlamaya çalıştığını mırıldanıyor.
Dostoyevski
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski, edebiyat otoritelerinin dünyanın en büyük romancıları arasında baş sıraya yerleştirdiği bir isim. Eserleriyle modern psikolojinin gelişimine kapı araladığı gibi, 20. yüzyıl edebiyatına da damgasını vurmuş; ancak birkaç kuşağın katedeceği fikrî mesafeyi ve değişimi bir insan yaşamına sığdırabilmiş müstesna bir kişilik.
Ölü Bir Evden Hatıralar
Ölü Bir Evden Hatıralar, Dostoyevski’nin Omsk’taki bir çalışma kampında yaşadığı dört yıllık kürek mahkûmiyetinin buruk bir hediyesi…
Nişanlılar
19. yüzyıldaki çağdaş olaylara göndermelerde bulunan, Manzoni’nin senelerce arşivlere kapanarak üzerinde uğraştığı,İtalya’nın ve İtalyanların kusurlarına çekinmeden mercek tutan Nişanlılar, İtalyan nesrinin, İtalyancanın ve hatta İtalya’nın kendisinin yaratıcı unsurlarından sayılabilecek bir “edebiyat olayı” niteliğini koruyor.
Mutlu Yurttaş İmalatıMutluluk Endüstrisi Hayatımızı Nasıl Kontrol Ediyor?
Edgar Cabanas ve Eva Illouz, mutluluk reçetelerinin iktidar ile iç içe geçerek nasıl güçlü bir kontrol mekanizmasına dönüştüğünü, neoliberalizmin bu durumu nasıl lehine kullandığını tartışıyorlar.
Kendine GüvenÇekingenlikten Kurtulmanın Yolları
Rita Steininger Kendine Güven - Çekingenlikten Kurtulmanın Yolları’nda, sosyal ortamlarda kendilerini güvensiz hisseden kişilere seslenerek onlara sabır, azim ve iyimserlikle çekingenliği aşmanın yollarını anlatıyor. Yazar kendine güveni artırma yolunda pratik alıştırmalar ve tavsiyeler sunmanın yanı sıra, okura motivasyon ve cesaret de aşılıyor.
Taş Uykusu
Taş Uykusu, görmezden gelinen, unutulan, unutturulmaya çalışılan gerçeklerle bizi yüzleştirecek ve biraz da paranoyaklaştıracak bir yolculuğun romanı...
Taş ve Gölge
Burhan Sönmez, varoluşa ve hakikate dair bilinmezlere, asırlardır yanıt aranan sorulara, atmosferiyle büyüleyen, kurgusuyla merak uyandıran güçlü bir anlatı içinde yer veriyor.
Yaşlı Kurtlar
Kingsley Amis’in komedi ile trajediyi aynı ipte ustaca oynattığı Yaşlı Kurtlar, her an yoldan çıkmaya hazır bir arkadaş grubunu anlatan muazzam bir roman.
Pnin
Pnin’in baş kişisi Profesör Pnin, Lolita’nın Humbert Humbert’i gibi, Solgun Ateş’in Kinbote’u gibi, Vladimir Nabokov’un yerinden yurdundan kopmuş kahramanlarından biridir. Amerikan üniversitelerinden birinde Rus Dili ve Edebiyatı dersleri vermektedir. Pnin bu ‘yeni’ dünyada şaşkındır. Eski Dünya’dan yenisine taşıdığı anıları arasında sevdiği ama aşkına karşılık vermemiş bir eş ve onun oğlu, yürekten sevdiği anadili, eski tarz bir mizah, eski tür bir zerafet, bazı entelektüel ve dilsel incelikler, kimileri kahkahalara yol açan köklü alışkanlıklar vardır. Pnin, diretmeleri, tutturmaları, hayatla ilgili ‘miyopluğu’ içinde günü geçmiş ve komik bir karakter gibi görünür. Ama Nabokov bütün benzer karakterleri gibi, bu şaşkın roman kişisi aracılığıyla da okuru kendi şaşalamaları, kendi çıkmazları hakkında düşündürmek ister.
Kusma Kulübü
Mehmet Eroğlu, büyük roman evreninde bu defa duyarsızlığın bir başka merhalesini, başkalaşan medyayı, magazini, büyük yeryüzü yalanlarını anlatıyor. Acıma duygusunun olmadığı bir dünyaya lanetler yağdırıyor. Tiksinme, bulantı, öğürme, terleme, tükürük, istifra... En iyisi kusmaktır. Her şeyi temizler.