Nisan 2002 Tarihinde Tekrar Baskılar

Adabıyla Rakı ve Çilingir Sofrası

“Adabı, erkanı var/ Zamanı mekanı var,/ Kimin ki iz’anı var,/ Ona şifadır rakı./... Had bilmezsen eğer ki,/ Öyle rüzva eder ki, Başa beladır rakı.” Bu topraklarda yaşamış, yaşayan birçok kültürün sentezi gibi olan rakının ‘şahsiyeti’ üzerine.

Ankara

Millî Mücadele yıllarında hiçbir çıkar gözetmeksizin yurtları için çalışan bazı subayların ve politikacıların zaferden sonra “sermaye çevreleriyle ilişkileri” ya da “arsa spekülasyonu”, “taahhüt işi” gibi girişimlerle zenginleşmeleri, “inkılap”a boş vermeleri. Romanın kadın kahramanı Selma’nın yaşamı izlenerek Millî Mücadele inancının ateşli dönemleri ve sonrası anlatılıyor.

Babalar ve Oğullar
Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri

Tanzimat romanının epistemolojik temelleri üzerine bu inceleme, Türk romanının doğum evresinde, Tanzimat aydını veya genel olarak tahsilli bireyinin ruh dünyasını, baba-oğul ilişkisi izleğinde tasvir ediyor.

Bu Ülke

Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar” dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriç’in bütün çabasına her zaman yön vermiştir: “Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği."

Don Kişot'tan Bugüne Roman

Türk ve dünya edebiyatının en önemli yazarları ve kaleme aldığı unutulmaz metinleri arasında keyifli bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Bu eşsiz yolculukta size roman geleneğinin atası kabul edilen Cervantes’ten başlayarak, Batı romanına adını yazdıran Laurence Sterne, Denis Diderot, Henry Fielding, Emily Bronté, Charles Dickens, Joseph Conrad, Joseph Conrad, James Joyce, Alain Robbe-Grillet, Italo Calvino gibi yazarlar eşlik edecek; bu gezinin Türkiye etabında ise rehberleriniz Ahmet Mithat, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin ve Orhan Pamuk gibi usta kalemler olacak.

Ebekulak

Ebekulak'ta, Hıbır ve H.B.R. Maymun dergilerinde yayımlanmış yazılar ile "Sıdıka"ların yanında, Atilla Atalay'ın "harcı" olan 17 hikaye var. Eski sevgilisinin ardından bakmamak için masa örtüsündeki kareleri saymaya başlayan çocuğun hikayesi gibi, Bid Bid Zelha'nın hikayesi gibi: "Masal gibiydi... Ottan, kuştan, böcekten anlatıyordu.

Edebiyat Kuramları ve Eleştiri

Bu kitapla Berna Moran’ın “Bütün Eserleri” bu kitabıyla tamamlanıyor. Alanında klasik sayılan Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, ülkemizde edebiyat eleştirisi alanında yaşanan kısırlığa bir cevap niteliği taşıyor. 1973 TDK Bilim Ödülü’nü kazanan bu temel eser edebiyat kuramlarını ve eleştiri yöntemlerini sistematik bir şekilde incelerken Türk edebiyatından verdiği örneklerle zenginleşiyor.

Günlük

Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü...

Köpekleşmenin Tarihi

Köşe yazılarıyla, kitaplarıyla, televizyon konuşmalarıyla, kürsü performanslarıyla “aşmış insan” şovları yapanların yıpratma alanında yaşıyoruz. Onlar her şeyi aşmışlardır; ateşi, öfkeyi, küfürü... Şov öylesini gerektirirse, -amatörlüğü de aşmışlar ya- en klas biçimde öfkeli, ateşli insan görüntüsü de çizebilirler tabii.

Puslu Kıtalar Atlası

Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman...

Sıdıka

Bir “Atilla Atalay kitabı”, yani yalın, derinlikli, mizahî, hüzünlü, efendi ve fırlama bir kitap.

Tehlikeli Oyunlar

Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.

Tutunamayanlar

Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar."

Türkiye'nin Siyasal Rejimi 1980-1989

Parla’nın, Türkiye’nin siyasal rejiminin yeniden biçimlendirildiği 1980-86 döneminde bu sürece ilişkin tartışma yazılarının, 1980-89 dönemindeki güncel makaleleriyle zenginleştirilmiş yeni baskısı. Parla 12 Eylül sonrasının siyasal tartışma gündemine ışık tutmakla ve “yeni rejim”i demokrasi açısından bütünlüklü bir tarzda eleştirmekle kalmıyor; Türkiye’de devletin ve siyasetin yapısı, anayasal düzen ve gelenek gibi genel konularda önemli tesbitler yapıyor.

Türkler, Türkiye ve İslâm
Yaklaşım, Yöntem ve Yorum Denemeleri

Alanında otorite olarak kabul edilen Ahmet Yaşar Ocak bu kitabında yer alan makaleleriyle, Tanzimat’la başlayarak bütün Cumhuriyet tarihi boyunca, gündelik hayattan siyasete, hukuktan kültüre birçok alanda zaman zaman ateşli tartışmaların, zaman zamansa çatışmaların konusu olan İslâm’ın rolü meselesine ışık tutuyor. Kitap, ‘Türk’, ‘Ortodoks’, ‘Heterodoks’, ‘Halk’ ya da ‘Fundamentalist’ gibi öntanımlarla anılan ve tartışılan İslâmiyet kavramına açıklık getirmeyi amaçlayan 10 makaleden oluşuyor.

"Zor Kişilikler"le Yaşamak

Problemlerimizin kaynağını, çoğu zaman hayatımızdaki “başka kişiler”in yaşantımızı ne derece etkilediklerini fark etmeksizin yanlış yerlerde ararız. Sorunlarımızın odağındaki “başka kişiler”i fark ettiğimizde, onların birer “zor kişilik” olarak en yakın dostumuz, iş arkadaşımız hatta eşimiz olduğunu görürüz. “Zor kişilikler”in çevresi, bu kişilerin sürekli olarak sergiledikleri davranışlar karşısında şaşkınlığa düşer:

Türkiye'de Toplum ve Siyaset

Mardin’in yerli ve yabancı dergilerde yayımlanmış makaleleri ve yazarla yapılmış söyleşilerin sistematik derlemesinin ilk cildi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan başlayarak sivil toplum, siyasal kültür ve sosyal yapıyı çeşitli altbaşlıklar halinde kapsamlı bir biçimde ele alıyor.

Kıbrıs'ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu

Türkiye’de yaşayan “ortalama biri”, TC’nin 1974’te Kıbrıs’a salt insani nedenlerle müdahale ettiği sanısına sahiptir. (...) Benzer bir şekilde Yunanistan’da yaşayan “ortalama biri” de, Kıbrıs’ın güneyine S-300 füzeleri yerleştirilmesindeki amacın salt Kıbrıs Rumlarının güvenliği olduğu sanısına sahiptir.(...) Her iki taraftan insanların, bu arada bir ölçüde Ada’da yaşayan Rumların ve Türklerin de bu tarz “düşünceler” taşıyor olmalarının nedeni, bütün sorunların iki milliyetçilikten (Türk ve Helen) kaynaklandığı gerçeğinden habersiz olmalarındandır.(...)

Nöbetleşe Yoksulluk
Gecekondulaşma ve Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği

Yoksulluk gerçeği, son yıllarda Türkiye’de derinleşiyor, boyutlanıyor, çeşitleniyor. Buna karşılık, görünmezleştiriliyor da... Yirmi otuz yıl öncesinde daha çok bir “acıma” nesnesi olan yoksulluk, şimdi daha çok bir dışlama, korku, hatta nefret nesnesi! Yoksul mahalleleri, yoksulluk imgesi, tekinsiz bir “varoş” terimiyle ürkünçleştiriliyor.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 2 / Kemalizm (Ciltli)

Toplumun büyük bölümünün paylaştığı bir ulusal modernleşme idealinin yoğunlaştığı, bunun bir siyasal duruşa dönüştüğü bir ideolojidir Kemalizm. Bu bağlamda, bir kuramsal mutlak doğruyu ifade etmekten ziyade, bir tavrı, bir siyasal duruş ve konumlanışı mutlaklaştırır.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 1 / Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi (Ciltli)

Cumhuriyet Türkiyesi’nin siyasi fikirleri ve rejimin ideolojik/kurumsal kanavası, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde örülmüştür. “Yeni Türkiye”nin bütün akımlarının izleri, Osmanlı modernleşmesinin siyasal fikirlerinden, İslamda reform arayışından, Tanzimat ve 2. Meşrutiyet’in tartışmalarından başlayarak sürülebilir.

Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir: DİYARBAKIR

“Diyarbakır; harcı, acı ve hüzünle karılmış ama umudu her zaman diri tutmuş, ebedi kent... Diyarbakır; bedeninde derin yaralar açılmış yaralı kent... Diyarbakır; ahir zamanlardan bu yana, zamanın ve insanın sayılamayacak kadar çok musibet ve felaketine karşı durabilmiş, dayanabilmiş bir kent. Bir erdemli yürek. Diyarbakır; acısı, hüznü ve umudu henüz yeterince seslendirilmemiş kent…

Hilal ve Yıldız
İki Dünya Arasında Türkiye

`Stephen Kinzer dört yıl Türkiye´de yaşadıktan sonra bu parlak kitapla bize dışarıdan nasıl gözüktüğümüzü sevgi ve anlayışla gösteriyor. Bu çok rahat okunan kitap Türkiye´yi, imkânlarını ve dertlerini yeniden düşünmek, tartışmak için iyi bir fırsat...` Orhan Pamuk

Marksist Düşünce Sözlüğü / Ciltli

İster karşıtı, ister yandaşı olunsun Marksizmin günümüz dünyasının oluşumunda temel bir rol oynayan akımlardan biri ve hatta en etkilisi olduğu tartışma götürmez. O nedenle Marksizmi dışta bırakarak çağımızı anlamaya çalışmak da mümkün değildir.