Eylül 2012 Tarihinde Tekrar Baskılar - 2. sayfa

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 3 / Modernleşme ve Batıcılık (Ciltli)

Modernleşme / Batıcılık, en doğru ifadeyle “daha iyi ve mutlu yaşamak” hasretinin taşıyıcısı olan “Batılılaşmak/Modernleşmek/Çağdaşlaşmak” kavramlarını değişik açılardan düşünsel/ideolojik bir değerlendirme çabası...

Paylaşılamayan Kutsal Topraklar ve İsrail

Ne siyonizm hülyasının gerçekleşmesi ne de bir Yahudi devletinin kurulması, “İsrail toprağı”nın kutsallık simgelerinin dünyevileşmesine yetmedi. Yahudilerin “vaat edilmiş”, kaybolmuş, düşlenmiş ve yeniden yaratılmış topraklarla ilişkilerinin normalleşmesi için harcanan çabalar boşa gitti. Bu toprakların her santimetrekaresini mutlak bir kutsallığa dönüştüren Yahudiler, Filistinlilerin de buna tepki içinde benzer kutsallık simgelerine sarılmalarına yol açtılar.

Ankara, Mon Amour!

Ankara, Mon Amour!  üst üste asılınca ertesi gün daha iyi ısıtan paltoların  cepli basma elbiselerin  dualarla ekilen simit ağaçlarının  üç tam bir paso’nun  troleybüs hızında giden bir hayatın  Zümrüt Pastanesi’nin ve Alemdar Sineması’nın  sabahtan öğlene bir yağmurla değişiveren dünyaların  ikindi sessizliklerinin ... Bize vaat edilenler de bunlar değil miydi zaten?

Cumhuriyet Döneminde
İstanbul Rum Patrikhanesi

Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca tabu addettiği konuların başında gelen azınlıklar konusu, özellikle doksanlı yıllarla birlikte Türkiyeli araştırmacıların gündeminde eskisine oranla daha ağırlıklı bir yere sahip oldu. Genelde hâkim konumda olan ve defansif/milliyetçi kaygılarla konuyu ele alıp, ideolojik bir karşı duruşu korumaya çalışanların yanısıra, yeni kaynaklara, yeni yaklaşımlara kapı açan araştırmalar da var.

Bakmak

Sevgi Soysal Bakmak’ı, Politika gazetesinde yayımlanan yazılarından derlemiş. 70’li yılların Ankarası gibi karanlık bir ortamda kaleme alınan bu yazılar, yurdunun sorunlarına duyarlı herkes için hâlâ kalıcı değerdedir.

Amat

Kıyıda ise üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyon, o karanlıkta usturmaçalarını puta edip iskeleye palamar vermişti. Yelkenlerin sarılı olduğu serenler hisa edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana direğine mavi bayrak çekilmişti.

Ortaçağ Avrupası'nın Ekonomik ve Sosyal Tarihi

Roma İmparatorluğu’nun sonundan onbeşinci yüzyılın ortalarına kadar, Avrupa’nın ekonomik ve sosyal değişiminin nedenlerini inceleyen Ortaçağ Avrupa’sının Ekonomik ve Sosyal Tarihi, artık klasikleşmiş kaynaklardan birisidir. Belçikalı tarihçi Henri Pirenne’in bu eseri çok kapsamlı bir Avrupa tarihi edisyonunun ağırlıklı parçalarından biridir.

Adana'ya Kar Yağmış
Adana Üzerine Yazılar

Adana, hiçbir zaman herhangi bir vilâyet olmadı. Kendine mahsus ve 'dik'ti. 'Esprisi' olan bir yerdi. Tantanası olan bir yerdi. Behçet Çelik elinizdeki kitabın Sunuş'unda belirtiyor; Adana'yı çağrıştıran öyle çok imge var ki: Sıcak, pamuk, portakal, pamuk işçileri, tekstil, kebap, şalgam, kabadayılık, küfür, edebiyat... Veya, Can Kozanoğlu'nun 'dışardaki' Adanalı karikatürü hakkında söyledikleri: Zengin, kaba, küfürcü, kavgacı, âlemci, eğlenceli, erkek…

Bay W. H.'nin Portresi

William Shakespeare’in ünlü Soneler’ini ithaf ettiği Bay W.H. kimdi? Oscar Wilde Bay W.H.’nin Portresi’ni 1895’te yayımladığında, Londra’daki düşmanlarına kendisini küçümsemeleri için gerekli her şeyi vermişti. Shakespeare’in Soneler’ini genç bir erkeğe duyduğu aşk sonucunda yazdığını iddia eden bir karakterin kuşaktan kuşağa, gizli bir inanç gibi yayılan teorisini anlatan bu labirentimsi hikâye, yıllar sonra ortaya çıkan genişletilmiş haliyle ilk defa Türkçe’de.

Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında
6-7 Eylül Olayları

Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, homojen bir ulus-devlet olma politikası çerçevesinde "vatan topraklarını Türkleştirmek" adına yürüttüğü faaliyetler, gayrimüslim azınlıkların aleyhine işleyen bir süreci de beraberinde getirmiştir.

Bir Temel Hak Olarak
Vatandaşlık Gelirine Doğru

“Çalışmayana ekmek yok”... sorgusuz sualsiz kabul edilecek bir gündelik hikmet gibi geliyor kulağa. Kapitalist sistemin zihinlerde “doğallaştırdığı” bir kabul... Oysa biliyoruz ki, çalışacak iş bulabilmek, tercihe bağlı değil; dolayısıyla çalışmamanın “tembellik” ya da “asalaklıkla” hiç ilgisi olmayan nedenleri var. Ayrıca, çalışamayacak durumda olanların da varlığı malûm.

Yamuk Okul’dan Yumuk Hikâyeler

Sizin okul çok mu sıradan? O zaman Yamuk Okul’a gitmelisin. Orada resim dersinin en hızlı fırçası Bebe’yle, yalnız baş aşağı okumayı bilen John’la ve ayak parmaklarından kurtulmaya karar veren Leslie’yle tanışabilirsin. Hadi! Sallanma! Derse geç kalırsan Bayan Gorf seni elmaya çevi... Tüh, oldu bile. Şey, kusura bakma.

İmparatorluklar
Eski Roma’dan ABD’ye Dünya Egemenliğinin Mantığı

– Profesör Münkler, yoksa siz bir emperyalist misiniz? – Hayır, ‘emperyalist’, fazlasıyla olumsuzluk yüklü bir kavram. Fakat kavrama binen ahlaki yük, soğukkanlı analizin önüne geçmemeli. Bunun için bu incelemede, imparatorluk kavramıyla bağlantılı olumsuz önyargıları bir kenara bırakarak işe başladım. Herfried Münkler, 2005’te Almanya’da yayımlanan bir gazete mülakatında, İmparatorluklar kitabı hakkında konuşmaya bu sözlerle başlıyor.

Oğuz Atay İçin
Bir Sempozyum

Türkçe edebiyatın en önemli yazarlarından biri olan Oğuz Atay, ölümünün 30. yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yapılan bir sempozyumla anıldı. Atay’ın, aynı zamanda Türk edebiyatının en sevilen, en geniş okur kesimine sahip yazarlarından biri oluşunu hareket noktası alan sempozyum, Oğuz Atay okurlarını bir araya getirdi, onları Atay’ın arkadaşlarıyla, Atay’ın eserleri üzerine yazılar yazmış eleştirmenlerle ve akademisyenlerle buluşturdu.

Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi
Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonundan El Kaide’ye

Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi önce baskıcı rejimin, ardından bu rejime karşı isyanın ve nihayet isyanın bastırılmasının aracı olan şiddeti, dinamikleri ve kökenleriyle; insanları silahlı mücadeleye ya da kendilerini feda etmeye iten sosyo-ekonomik nedenleriyle birlikte çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

Bir Bilim Adamının Romanı

Ülkemizde pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay’ın, kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Mustafa İnan’ı anlatışı.

Emeğin Tevekkülü
Konya’da İşçi-İşveren İlişkileri ve Dindarlık

Dindarlık, işçilerin ve patronların üretim sürecine bakışlarını ve karşılıklı konumlanmalarını nasıl etkiliyor? Dinsel sosyalleşme, emek sürecinde tahakküm ilişkilerine ve politik hegemonyaya elverişli bir zemin oluşturuyor mu? Yasin Durak’ın Konya Organize Sanayi Sitesi’ndeki işçi-işveren ilişkileri örneğinde yaptığı araştırma, bu temel sorular etrafında bir tartışma örüyor.