Anamın Kitabı
Yakup Kadri bu kitabıyla, “insanların şimdiye kadar besledikleri bir zannı -çocukluğun en mutlu bir çağ olduğu zannını- kökünden sarsmak istediğini” söylemiş. Ön sözünde, “İnsan, şuurunun altına kadar inmeyince kendi kendini nasıl tanıyabilir? Bizim köklerimiz orada değil midir?” diye sorduğu kitabında “belki romanlarının bütün anahtarlarını vermiş.
Aydınlanma Düşüncesi
Çoğunlukla yüzeysel yaklaşımların, neredeyse kutsallaştırıcı tavırların loşluğunda değerlendirilen Aydınlanma felsefesi üzerine, derinleştirici soruların izini süren kısa ama yoğun bir çalışma, Aydınlanma Düşüncesi... Oluşumu ve sonuçları üzerinden, çok yönlü karakteriyle, temel esaslarıyla, toplumsal temelleriyle Aydınlanma felsefesi.
Babalar ve OğullarTanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri
Tanzimat romanının epistemolojik temelleri üzerine bu inceleme, Türk romanının doğum evresinde, Tanzimat aydını veya genel olarak tahsilli bireyinin ruh dünyasını, baba-oğul ilişkisi izleğinde tasvir ediyor.
Benim Adım Kırmızı
Orhan Pamuk’un “en renkli ve en iyimser romanım”, dediği Benim Adım Kırmızı, 1591 yılında İstanbul’da karlı dokuz kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya başlayınca, o sırada babasının tek tek eve çağırdığı saray nakkaşlarını saklandığı yerden seyreder.
Beyaz Kale
17. yüzyılda Türk korsanlarınca tutsak edilen bir Venedikli, İstanbul'a getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladığına inanan bu köle, aynı ilgileri paylaşan bir Türk tarafından satın alınır. Garip bir benzerlik vardır bu iki insan arasında. Köle sahibi, kölesinden, Venedik'i ve Batı bilimini öğrenmek ister. Bu iki kişi, efendi ile köle, birbirlerini tanımak, anlamak ve anlatmak için, Haliç'e bakan karanlık ve boş bir evde, aynı masanın iki ucuna oturur, konuşurlar.
Bir Dünyanın Eşiğinde
Cemil Meriç'in ilk telif eseri ve yazarın düşünce serüveninde bir dönüm noktası. Avrupa dışı kültürler ve Doğu, yazarın "tecessüslerin coğrafyasına" Hint'le, Hint Edebiyatı çalışmasıyla girdi. "Olemp'i ararken Himalaya çıkmıştı" karşısına. Kitap, alışılmış edebiyat tarihi ve incelemesi kalıbına uymaz.
Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesindeİhtiyaçlar ve Tüketim Üzerine Yazılar
Ayşe Buğra bu yeni çalışmasında, insanın en temel davranış biçimlerinden biri olan tüketimi, iktisadî, siyasî, sosyal ve kültürel dinamiklerin kesiştiği bir noktada inceliyor. İlk bakışta salt bireysel bir özellikmiş gibi görülen tüketim ilişkileri, ahlâkî ve siyasî boyutlarından soyutlanarak ele alınabilir mi? Buğra, bu soruya açık ve inandırıcı biçimde olumsuz yanıt verirken, iktisat bilimindeki tüketim kavramının yetersizliklerine de işaret ediyor.
Futbol ve KültürüTakımlar, Taraftarlar, Endüstri, Efsaneler
Kimisine göre çağdaş bir din ya da halkın afyonu. Ancak son yıllarda futbolun böyle basitçe “aşağılanmasını” doğru bulmayan, futbol evrenini bir popüler kültür olgusu olarak ele alan çalışmalar sosyoloji ve kültür eleştirisi edebiyatında yer tutmaya başladı. Bu kitapta, 18 Avrupalı ve 11 Türkiyeli yazar, sosyolog, gazeteci veya “sadece” eli kalem tutan futbolseverin katıldığı bir keşif kolu, futbolun milliyetçilikle, yerelliklerle ve politikayla ilişkisini, taraftar âlemini ve holiganizmi; kapitalistleşme/sanayileşme ve medya egemenliğinin futbola yaptıklarını; futbol mitolojisini ve sahada durduğu gibi durmayan “büyük oyun”un daha nice yüzünü, çeşitli ülkelerden özgül örneklerle inceliyor.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Olaylar Ankara’da geçiyor,gerisi çorap söküğü gibi...
İdeoloji
Herhalde son yirmi yılda Türkiye’nin entelektüel hayatında en fazla tartışılan, en fazla çeviriye konu olan kavramlardan biri, “ideoloji”. Şerif Mardin’in ilk kez 1976’da basılan eseri, bu konu ve kavram hakkında Türkiye’de yayımlanmış ilk telif eserdir. Mardin bu çalışmasında ideolojik düşünce tarzının yapısal özelliklerini, kavramın tarihsel gelişim süreci içinde tartışıyor.
Jurnal 1. Cilt
Cemil Meriç’in düşünce ve duygu dünyasının “mahremi”... Yazarın kendi hayatıyla ilgili buhranları, arayışları, sorgulamaları ile içiçe, Türk düşünce hayatıyla ilgili tespitleri, sıkıntıları, isyanları. Yalnızlığa (ve marjinalliğe) itilen, ama belki de seçen bu insanın toplumla hesaplaşması. O itiliş ile o seçiş arasındaki bağlar ve gidip gelmeler... Jurnal biyografik değeriyle kalmıyor; o, içeriğiyle ve diliyle, aynı zamanda bir Cemil Meriç kitabı.
Lolita
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokov’un Lolita’sı için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, “beyaz ırktan dul bir erkeğin” küçük “su pericikleri”ne tutkusunu anlatıyor.
Mağaradakiler
Aydın mı dersiniz, entelektüel mi dersiniz? İki kavrama farklı anlamlar mı yüklersiniz? Aydınlardan/ entelektüellerden çok şeyler mi beklersiniz, hiçbir şey beklemez misiniz?.. Öyle ya da böyle, kültürle derinlemesine alışveriş kaygınız varsa, zaman eksenine düşünce mesaisi düşürebiliyorsanız, bu kavramlar üzerine kafa yorarsınız, bu sorulara cevap arasınız, ufuk ararsınız.
Kayseri’de ve Şehirlerimizde…Sokakların Ölümü
Sokakların Ölümü Kayseri üzerine, Kapadokya üzerine, Akdeniz havzasında buralara şaşırtıcı bir şekilde benzeyen (en azından eskiden benzemiş) olmadık yerler üzerine bir kitap. Ama sözün özü: Türkiye’nin şehirlerinin kaybolan sokakları üzerine... Dünya vatandaşlığı ile hemşehriliğin ne kadar yakın durabileceğini –araya milliyetçilik girmese!– hissettiren bir kitap.
Tehlikeli Oyunlar
Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.
Halide EdibTürk Modernleşmesi ve Feminizm
Ayşe Durakbaşa, Cumhuriyet’in asi kızı Halide Edib’in hayatını, Türk modernleşmesinin feminist bir açıdan eleştirisini yapmak üzere okuyor. Halide Edib’i bir feminist ve bir modernist olarak incelemek ve onu bütün dünyadaki “yeni kadın”ın oluşumu açısından değerlendirmek için onun, erkeklerle, Türkiye’nin “öteki” kadınlarıyla ve Batılı feministlerle ilişkilerine bakıyor.
Türk Dış Politikası - Cilt 1: 1919-1980Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 1: 1919-1980
Türk Dış Politikası'nın 1. Cildi 1919 - 1980 döneminde Türkiye'nin dış politikasına bütün yönleri ile ışık tutuyor.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 3 / Modernleşme ve Batıcılık (Ciltli)
Modernleşme / Batıcılık, en doğru ifadeyle “daha iyi ve mutlu yaşamak” hasretinin taşıyıcısı olan “Batılılaşmak/Modernleşmek/Çağdaşlaşmak” kavramlarını değişik açılardan düşünsel/ideolojik bir değerlendirme çabası...
Başkent Üzerine Mekân-Politik TezlerAnkara'nın Kamusal Yüzleri
Ankara´nın `başkent` kimliğini ve ondan öte Cumhuriyet´i, ulus-devleti simgeleyen üç meydanı: Kızılay-Ulus-Sıhhıye... 1950´lere dek, Cumhuriyet´in kamusal mekânları idi bu meydanlar... Sonra, gitgide, bir yandan trafik kavşağına dönüştürülerek depolitize edildiler, bir yandan da `öngörülmemiş`, ya da `istenmeyen` bir çoğulculuğa alan açtılar.
Osmanlı Bürokrasisi ve Modernleşme
Osmanlı Devleti’nin klasik bürokratik yapısı, modernleşme sürecinin etkisiyle 19. yüzyılda köklü bir değişim geçirmişti. Daha önce yayınladığımız Para Pul Oldu: Osmanlı’da Kâğıt Para, Maliye ve Toplum adlı kitabıyla bankacılık ve finans tarihi yarışmasında birincilik ödülü kazanan Ali Akyıldız, Osmanlı Bürokrasisi ve Modernleşme’de derlenen yazılarında 19. yüzyıl boyunca Osmanlı bürokrasisinde yaşanan merkezîleşme, genişleme ve reform sürecini ayrıntılarıyla ele alıyor.
"Ben Buradayım..."Oğuz Atay'ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası
Edebiyatımızın kilometre taşlarından olan Oğuz Atay özellikle son yirmi yıldan bu yana büyük bir okur kitlesine ulaştı ve benimsendi. Yazarın gerek yaşamı gerekse eserleri hakkında yazılanlar ise makalelerle sınırlı kaldı.
Modern Türk edebiyatı konusundaki ciddi ve kapsamlı araştırmalarıyla tanınan, aynı zamanda önemli bir Oğuz Atay uzmanı olan Yıldız Ecevit, ilk defa Oğuz Atay’ın yaşamını ve eserlerini kitaplaştırdı.
Göz
“O kadınla, o Matilda’yla Berlin’deki émigré varoluşumun ilk yıllarında tanıştım, iki zaman diliminin yirmili yıllarının başlarında: bu yüzyılın ve kendi berbat hayatımın...”
Göz, s.11
Şerif Mardin'e Armağan
“Şerif Mardin Türk siyasi düşüncesini (kendi deyimiyle, çoğunlukla ‘keçiboynuzu’ olsa bile) önemseyerek ve Avrupa/dünya siyasi düşüncesinin kavramlarıyla incelemiş, ‘biz bize benzeriz’ yollu milliyetçi devekuşluğuna itibar etmemiştir.
(...)
Felaket Henry Kraliçe ile Tanışıyor
Haylaz mı haylaz... Yaramaz mı yaramaz... İşte Felaket Henry...
Yine tadına doyulmaz bir Felaket Henry macerası. Felaket Henry Kraliçe ile Tanışıyor’da, Henry ev işlerini kolay yoldan halletmek için bir robot süpürge icat ediyor; Margaret’ı hipnotize ederek onu köle olarak kullanıyor; banyo saatinde Peter’dan kurtulmak için Tıpa Canavarı’nı yardıma çağırıyor; nihayet Kraliçe okulu ziyarete geldiğinde, onunla tanışmak için türlü numaralar çeviriyor.