"Bizim İçin Oyna"Türkiye’de Futbol Ve Siyaset
Her vesileyle “siyaset bulaştırmayalım” antları verilse de, futbol politikanın kayıtsız kalamadığı bir toplumsal olgu. Kitlelerin sempatisini avlamanın, onlara “mesaj vermenin” en popüler mecralarından biri… Türkiye’de de futbol ortamı hep politik gelişmelerle iç içe biçimlendi. Genel olarak doğrudan devletin güdümü ve genel politik iklimin belirleyeciliği atında...
Piknikte DömivoleErdinç Sivritepe’ye Armağan
“Manyaklar, kafayı takmışlar hatta sıyırmışlar...” diye tanımlıyor elinizdeki derlemenin editörleri, kitaba katkıda bulunan yazarları. (Daha doğrusu, gazaplarından korkmasalar öyle tanımlayacaklarını söylüyorlar.) Futbolla düşüp kalkan ama bunu ortalama futbolseverden hayli farklı biçimde yapan, takıntılı insanlar.
Kârhanede RomantizmFutbol Yazıları
Bir gün Gençlerbirliği maçına yolunuz düşerse, sürekli bağıran, kırmızı-siyah el örmesi atkısıyla "huşu" içinde takımını seyreden adama dikkat edin. O iflah olmaz romantik, nasıl bir "kârhane"de olduğuna hiç aldırmadan, yağmur demez, çamur demez gider biricik Gençler'inin maçlarına. Yetmez, arkadaşlarını da götürür. O da yetmez, etrafındakileri futbola kazandırır.
İnadına Göztepe
Bir zamanlar rakiplerine korku salan, Avrupa Kupaları'nda yarı final oynayan ilk Türk takımı olmayı başarmış bir "efsane"... Usta teknik adam Adnan Süvari, "Moskova Panteri" kaleci Ali (Artuner), "İngiliz Nevzat" (Güzelırmak), "Buldozer Fevzi" (Zemzem), "Kestane Gürsel" (Aksel), "Bombacı Halil" (Kiraz), "Çarli Çağlayan (Derebaşı)... Yıllardır 1. lig yüzü görmese de, tüm sezonların esas alındığı ezeli puan durumunda hâlâ üst sıralarda olmayı başaran bir takım...
Çünkü Biz Ankaragüçlüyüz!..Anılar • Denemeler • Söyleşiler
“...kimileri vardır, stada fazla uzak olmayan bir erketede
toplanırlar maç günleri, zaferleri ve hüzünleri
tribünlerde hep beraber paylaşırlar...
Tribün çocuklarıdır onlar ve bu kitap onlar için yazılmıştır.
Kendi şehirlerinin değerlerine sahip çıkanlar için yazılmıştır,
hiç bitmeyen umutların sahipleri için yazılmıştır...
Ve geçmişe özlem duyanlar için yazılmıştır...”
Tribün Cemaatinin ÖfkesiTicarileşen Türkiye Futbolunda Şiddet
Artun Ünsal, Türkiye futbolundaki şiddeti, çok geniş bir bakış açısından ele alıyor. Her şeyden önce, bu oyunun ve onun toplumsal ortamının bünyesinde barındırdığı şiddet potansiyelini gözardı etmeden... ve konuyu polisiye bakış açısına sıkıştırmadan. Sorunun ciddiyetini bilerek, ama “ihtiyatlı iyimserliği” yitirmeden.
"Olaylar, Sağbekin Lahana Dolmasını Yemesiyle Başladı"Seçme Yazılar 2
İslam Çupi, Milliyet’te yazmaya başladığı 1981 Eylül’ündeki ilk yazısında, “23 yıl sonra çok mu geç?” başlığı altında şunları yazmıştı: “23 yıl önce geldiğim sokağa 23 yıl sonra tekrar düşmüşüm. Kafasını asfalta dökmüş, moralini sıfır kilometreye getirmiş, üzerimdeki tek pantolon ve gömleği taşınmaz ağırlık kılmış bir adamcık olarak..
Futbol ! Bir Aşk...
Konu Türkiye’de futbolun tarihi ve kültürü ise; onun adı akla gelebilecek ilk adres olmalı. Halit Kıvanç, bir futbol aşığı... Tam 60 yıldır futbol yazıyor, 50 yıldır anlatıyor ve 40 yıldır ekranlarda seyircisiyle buluşuyor...
Dünya Kupası’nın öyküsünü onun sesinden dinlemeyen kuşak yok. Türkiye futbol tarihini onun gibi yazan da yok sanki! Belki onun kadar seyreden, onun kadar seven, onun kadar önemseyen de... Futbolu seviyorsanız, bu kitabı seveceksiniz. Sevmiyorsanız da seveceksiniz. Kimse böyle bir "tarihe" kayıtsız kalamaz çünkü!
Anadolu Yıldızı Eskişehirspor
“Anadolu Yıldızı”… “Kırmızı Şimşekler”… “Eseses- Kikiki- Eski eski-Es”. Türkiye futbol tarihinin en büyük nostaljik kıymetlerinden biri: Eskişehirspor. Futbolda “Anadolu Devrimi”nin simgesi idi Eskişehirspor… İstanbul oligarşisine karşı çıkan ilk büyük tehditti… Altın çağındaki Eskişehirspor, 1960’lar/1970’ler dönümü Türkiye’sinde yaşanan toplumsal değişim dinamizminin, “statüko”yu sarsmaya dönük heyecanının futbol dünyasındaki temsilcisiydi, sanki…
Hatice'ye Mektuplar
Futbol âlemimizin üzerindeki gri bulut: “Büyüklük” hırsının insanı bezdiren abartıları… “Öff-sane” haline gelmiş “efsaneler”... Hakiki sevgiden uzak “taraftarlar”... “Hatice’ye değil neticeye bak” ideolojisi ve bayraktarları, kısacası.
Tae Han Min Guk2002 Dünya Kupası Mektupları
Mehmet Demirkol, 30 Mayıs günü akşam saatlerinde Atatürk Havalimanı’ndan Tokyo aktarmalı olarak Seul’e gider. Hayatında ilk kez bir uçak yolculuğunda uyur. Çünkü huzurludur, yirmi küsur yıldır hayalini gördüğü Dünya Kupası’na gitmektedir. Ve ertesi gün Dünya Kupası’nın heyecanıyla kucaklaşır. Neredeyse her gün bir şehre yolculuk eder, bir maç seyreder.
Futbolun ÖlümüSeçme Yazılar 1
İslam Çupi’nin Milliyet gazetesinde “Pazar’ın Ertesi” sütununda yazdığı, meslek hayatının son on yılının, deyim yerindeyse olgunluk döneminin yazıları yer alıyor bu kitapta. Karamsar yazılar bunlar. Çupi, futbolun bir “çim savaşına” dönmesinden duyduğu rahatsızlığı, kendine özgü güçlü tasvirlerle anlatıyor. Yeni dönem topçularının, becerisi sınırlı aletlere dönüştüğünü düşünüyor.
Dünya Kupası
Coupe du Monde, World Cup, Weltmeisterschaft, Dünya Kupası, dünyanın kupası... Futbol dünyasının en büyük seyir arenası, `seçme eserler` albümü... Tadı damakta, limitsiz, `her gün` ziyadesiyle futbol keyfi. Böyle bir şölene kim kayıtsız kalabilir ki? Elinizdeki kitap, karnavala kayıtsız kalamayanların Dünya Kupası hakkındaki görüşlerinin derlenmesinden oluştu.
İşte Böyle Bir Şey
Futbol dünyasının zalim bir pırıltısı var; şöhretleri tez eskiten, iyi zamanlarını geride bırakanları derhal terkeden... “Efsane” olarak kayda geçen birkaç talihlinin dışındakiler, vefasızlığın, unutuşun karanlığına gömülürler. Futbolun gitgide silinmekte olan romantizminin yazarı Hakan Dilek, bu kadere karşı koyan bir futbolsever... “
Taraftarın Senle
Futbolun en “canlı” unsurlarından biri: Taraftar. Tezahüratlarda, “zor” kazanılan maçlarda, takımın en “sıkıntılı” günlerinde, yağmurda, çamurda, deplasmanda her zaman hazır ve nâzır… Şimdilerde “yenilenen” bir profile sahip olsa da hep tribünde en çılgın haliyle ya da gözyaşlarıyla resmedilen hep o Taraftar…
Takımdan Ayrı Düz Koşu
Memleket futbolunun değişik yüzleri hakkında uzunlu kısalı makalelerden oluşan bir derleme. Kimisi futbol aleminin içinden kimisi dışarıdan bakışla, kimisi uzman gözüyle kimisi gönül gözüyle yazılmış... `Ne anlıyorsunuz şu oyundan?` - Futbolu anlamlandırma, futbolu sevme biçimleri... Futbola yabancı olanların yaşadığı derin mahrumiyet.
Kesin OfsaytTelevizyon futbolu ve futbol medyası
Futbol yorumculuğu, nicedir, en gözde halk felsefesi tahtında oturuyor. Milyonlar televizyondaki “futbol geyiklerinin” esiri. Futbol medyasının klişelerle, dargörüşlülükle, basbayağı palavrayla yüklü budalalaştırıcı söyleminin, bu ülkedeki kollektif mantık ve muhakeme yetmezliğinin, “zihniyet bozukluklarımızın”, kocaman bir aynası olduğunu...
Türkiye'de FutbolBu Maçı Alıcaz
Transfer hikayelerinden sürgünle sonuçlanan mağlubiyetlere, çocukluk umutlarından emeklilik yıllarına, futbolcu kimdir, “hoca” kimdir? Bir insan niçin hakem olur? Sonra tribünler, taraftar kimliği, “alaturka holiganlar”... Talat Paşa’dan bugüne devlet-kulüp ilişkileri, iktidar-futbol ilişkileri; asker-sivil futbol darbeleri; “militarist futbol”dan “polis devleti” futboluna geçiş.
Futbol ve KültürüTakımlar, Taraftarlar, Endüstri, Efsaneler
Kimisine göre çağdaş bir din ya da halkın afyonu. Ancak son yıllarda futbolun böyle basitçe “aşağılanmasını” doğru bulmayan, futbol evrenini bir popüler kültür olgusu olarak ele alan çalışmalar sosyoloji ve kültür eleştirisi edebiyatında yer tutmaya başladı. Bu kitapta, 18 Avrupalı ve 11 Türkiyeli yazar, sosyolog, gazeteci veya “sadece” eli kalem tutan futbolseverin katıldığı bir keşif kolu, futbolun milliyetçilikle, yerelliklerle ve politikayla ilişkisini, taraftar âlemini ve holiganizmi; kapitalistleşme/sanayileşme ve medya egemenliğinin futbola yaptıklarını; futbol mitolojisini ve sahada durduğu gibi durmayan “büyük oyun”un daha nice yüzünü, çeşitli ülkelerden özgül örneklerle inceliyor.