Temmuz 2014 Tarihinde Tekrar Baskılar

Deliduman

Tek başıma da kalsam, dünyanın bütün hükümetleri ve onlara oy verenler bana karşı da olsa, dünyanın bütün hükümetlerine karşı ayaklananlar ve onlara destek verenler bana karşı da olsa; bütün dünya, yedi milyar küsur insan tek tek bana karşı da olsa... Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul’a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet!

Esas Duruşta Cinayet

İsmail Saymaz Esas Duruşta Cinayet’te, çeşitli örnekleriyle asker ölümlerini mercek altına alıyor. Tahkir, kötü muamele, dayak, eziyet, intihar ve cinayet sebebiyle hayatlarını kaybeden askerlerin başlarına gerçekte ne geldiğini araştırıyor, ölümlerin gerçek sebeplerini ve bunların üzerinin nasıl örtüldüğünü ortaya koyuyor. Başka canların sorumsuzca feda edilmesine göz yumulmasın diye…

Tutunamayanlar

Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar."

"Ne İdim Ne Oldum..."

Bu kitapta Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik, İzzet Günay, Ediz Hun yok. Yeşilçam’ın altın yıllarından, siyah-beyaz sahnelerden, film setlerinden de söz edilmiyor. Veya, çok dolaylı olarak söz ediliyor. Meselâ, bir çekim arasında sete kavuncu gelmesi sayesinde kavun seçmeyi öğrendiğini anlatıyor Nubar Terziyan. Ve eşi Katrin’le nasıl tanıştığını, eski İstanbul’u, deniz sefalarını, çapkınlıklarını, yarı amatör bir Ermeni tiyatrosunun maceralarını, Hamlet oyunu için mezarlıktan kurukafa çalma hikâyesini, askerlik anılarını, İstanbul’u bir barbarlık filminin setine dönüştüren 6-7 Eylül olayları sırasında yaşadıklarını...

Türk Modernleşmesi

Türkiye’nin modernleşme/Batılılaşma eksenindeki müzmin tartışma konularına Mardin’in yaklaşımı, modernleşme sürecini “ileri”-“geri” kutuplaşmasına indirgemiyor. Derlemede, modernleşmeyi ve farklı düşünce akımlarının modernleşmeyi algılayışlarını ele alan makaleler yanında modernleşme sürecinin gençlik, kültür, kitle, demokrasi gibi kurumsal-kavramsal çerçevelerdeki özgül izdüşümlerini, dinamiklerini tartışan yazılar yeralıyor.

Umrandan Uygarlığa

Cemil Meriç’in, 21. yüzyıla taşacağı anlaşılan “batılılaşma-çağdaşlaşma-uygarlık” tartışmalarına çok yıllar öncesinden katkı sağlayan, ufuk açan denemeleri, makaleleri... “İki yol var insanlık için:Kendi kendini imha veya gerçekten insanlaşmak. İnsanlık tek merkeze yönelen bir tür; öteki türler gibi dağılıcı değil. Bu biricik düşünen türün sonu, çözülüş olamaz. Mekan ve zamanı aşacak insan."

1844 El Yazmaları

1843-46 Marx'ın klasik iktisatçılarla ilk tanıştığı yıllardır; bu süre içinde Marx, burjuva iktisadının kavramlarını burjuva iktisadına karşı kullanmak diye tanımlayabileceğimiz bir yöntemle uzun, bir kısmı kaybolmuş defterler doldurur. 1844 El Yazmaları burjuva politik iktisadını ve burjuva iktisat sistemini eleştiren "genç" Marx'ın ilk iktisadi araştırmalarının müsveddeleridir.

Ayrılık Çeşmesi
Bir Neyzenin Yolculuğu

Zeki Müren’in yeni yeni ünlendiği, çocukların yaz tatillerinde esnafın yanında zanaat öğrendiği, akşamları kadınlı erkekli komşuların kapı önlerinde çay içtiği ellili yıllar fonunda bir çocukluk. Peşinden dervişlerden, neyzenlerden oluşan aile ocağının mistik havasıyla İtalyan Lisesi’nin Batılı atmosferi arasında bocalayan ilk gençlik yılları.

Cinnet

"Yazma gücümden ve fikirleri en yüksek zerafet ve canlılıkla ifade etmekteki harikulade yeteneğimden kesinkes emin olmasam... Hikâyeme, aşağı yukarı, böyle başlamayı kararlaştırmıştım."

Şafak

Sevgi Soysal’ın Şafak’ı yazmasını mümkün kılan koşullar, bu romanına yansıttığı tanıklıkları, biliyoruz ki ülkenin sırf 12 Mart dönemi diye geçiştiremeyeceğimiz, bir türlü geride bırakılamayan gerçekleri. Yine de bunlara karşı yüreği dayandırıp, hâlâ okumak gerek bu başyapıtı. Karşılıklı güven duygusu ilmek ilmek çözülen bir toplumda, slogan kolaycılığına sapmadan farklı kesimleri anlamaya çalışan, en koyu bağlılıkların bile barındırabildiği çelişkilere cesaretle bakabilen, beden, ben ve öteki üçgeninde özgürlüğün imkânına dair çok samimi bir sorgulamanın romanı çünkü Şafak.

Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik

Müslüman toplumlarda cinsellik konusunda son yıllarda önemli çalışmalar yapıldı, ama bunları bir araya getiren bir derleme bugüne kadar yayınlanmamıştı. Türkiye, Filistin, Pakistan, Fas, Nijerya gibi farklı ülkelerden araştırmacıların makalelerinin yer aldığı Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik, bu alandaki boşluğu dolduruyor.

Cehenneme Övgü
Gündelik Hayatta Totalitarizm

Bazı eleştirmenlerin “şeytanın avukatı” sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf’ın “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı”yla sunduğumuz Cehenneme Övgü’sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük ‘totaliter dünyalar’ımızı afişe ediyor, daha doğrusu ‘yüzümüze vuruyor’.

Dostoyevski

Edward Hallett Carr’ın Dostoyevski üzerine yazdığı bu kitap hem ilginç bir biyografi hem de çok başarılı bir edebiyat incelemesi, roman çözümlemesi.

Eylembilim

Eylembilim, başlığı gibi, Oğuz Atay’a özgü ironinin bütün inceliklerini taşıyor.

Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı

Divan şiirinin 'gerçek' hayattan, toplumdan kopuk, üretildiği zaman ve mekanla bağı olmayan, 'soyut' bir şiir olduğu edebiyat tarihinin yerleşik yargılarından biridir. Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı'nda Walter Andrews, Osmanlı gazel geleneğini incelerken bu yargının tam tersi bir yaklaşım getiriyor.Gazellerin, Osmanlı toplum ve kültür hayatını hem yansıttığını, hem de şekillendirdiğini gösteriyor.

Sanat Komplosu
Yeni Sanat Düzeni ve Çağdaş Estetik 1

Jean Baudrillard, 1996’da Sanat Komplosu’nu yayınladığında, artık çağdaş sanatın varlık nedeni kalmadığını ilan ederek sanat çevrelerinde büyük bir skandala yol açtı. “Sanat, bayağılığa, atıklara, vasatlığa, değer ve ideoloji diye el koyuyor,” diye yazmış, çağdaş sanatın hükümsüz olduğunu, bir hiç olduğunu belirtmişti.

İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon
Narsist Bir Partnerle Yüzleşmek

Basit küçük manipülasyonlar çiftlerin gündelik hayatlarının bir parçası olsa da, “narsistik sapkınlık” biçimini aldığında önemli bir soruna dönüşür. Narsist partner kendi iktidarını yerleştirmek ve eşini kendi istediği kişiliğe büründürmek için baştan çıkartıcı, kurnazca yollara başvurur. Avının kanını sonuna kadar emerek kendisinde eksik olanı çekip alır ve böylece kendisini tamamlar. Günümüzde gitgide daha sık rastlanan bir ilişki modeli haline gelen narsistik manipülasyon ilişkileri bu kitabın konusunu oluşturuyor.

Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...

“Abim Atatürk’ü çok severdi, bense Allah’ı. Babam, annemi ve Galatasaray’ı severdi, annem de Ringo’yu. Babam yorgun bir adamdı. Gündüz vardiyasındayken her gün, çalıştığı taşocağında sanki onca kayayı sırtına vurup ordan oraya sürüklemiş gibi, kalan son canıyla eve gelir, çoğunlukla da tek kanallı televizyonun bitmek bilmeyen ana haber bülteni sona ermeden uyuyakalırdı, akvaryumun karşısındaki ikili koltukta.”

Ficciones
Hayaller ve Hikâyeler

Borges okumaya başlamak için en iyi eser olarak kabul edilen Ficciones, yazarın en sevilen kısa hikâye derlemelerinden biridir. “Borges, İspanyol dilindeki en yüksek sanatsal değerlerin yazarıdır.” GABRIEL GARCÍA MÁRQUEZ

Bozkırda Altmışaltı

Mustafa Çiftci, şeker gibi iyimser hikâyeler anlatıyor taşradan, kıtlıktan... Kara sakız, kendir, kına, kaya tuzu, iğde... “Vatandaş, ne isterse vereceksin, yok demeyeceksin.” Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor...

Kültürün Özelleştirilmesi
1980'ler Sonrasında Şirketlerin Sanata Müdahalesi

Chin-tao Wu, Kültürün Özelleştirilmesi'nde sanatın 1980'lerden sonra tırmanan "işletmeleşme" sürecini araştırıyor. Küresel şirketlerin denetimine giren sanat, bu şirketlerin tanıtım, yayılma ve iktidar stratejilerinde kullanılan bir araca indirgeniyor. Chin-tao Wu, bu indirgemenin altında yatan toplumsal, hukukî, örgütsel süreçleri inceliyor.

Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında
6-7 Eylül Olayları

Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, homojen bir ulus-devlet olma politikası çerçevesinde "vatan topraklarını Türkleştirmek" adına yürüttüğü faaliyetler, gayrimüslim azınlıkların aleyhine işleyen bir süreci de beraberinde getirmiştir.

Psiko - Politik Yüzleşmeler

Türkiye, derin bir çözülmenin yaşandığı, toplumsal bağların aşındığı dönemlerden geçiyor. Bu kitapta, Murat Paker’in daha önce Birikim dergisinde bu dönemlerdeki kimi gelişmelere dair yazılmış makaleleri biraraya getiriliyor. Paker, bu makalelerde Türkiye’nin ve ABD/İsrail’in her biri travmatik ve de oldukça netameli kimi meselelerini anlamak ve anlatmak için politik ve psikolojik analiz düzeylerini birbirlerini zenginleştirecek ve bütünleyecek tarzda bir arada kullanıyor.

Türkiye Sen Kimsin?
Uçmakdere Yazıları 1

Türkiye, Batı’ya bağımlılığında, edilgenliğinde, aşağılık kompleksinde, başka birçok ülkeden farklı değil. Farkı, iç çekişmelerinden kurtulup evrensel değerlerin benimsenmesinde dünyaya öncülük etmesi olabilir. Yeni oluşan dengeler açısından kritik ve belirsiz bir noktadayız. Türkiye’yi Rusya, Çin ya da İslâm cephesinde görmek isteyenler de var, Vatikan’ın yoldaşlık yaptığı Avrupa-ABD cephesinde görmek isteyen de.