Kudüs 1850-1948
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır.
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır. Bunlar, birleşerek varoluş maceramızı oluşturan ayrı anlatılardır, büyük şehirlerin kimliğidir. Büyük şehirler, akışın yer değiştirdiği ya da kabardığı anlarda tıpkı canlı bir varlık, hattâ insanın kendi gibi zaman ve tarihle olan ilişkilerini yeniden kurabilmek için “mücadele” ederler. Bu, sarsıntıların, altüst oluşların yeni bileşimlerle yüklü olduğu bir geçiş dönemidir. Şehirlere bu sürecin aynasında bakmak, hayatlarının en önemli kesitinde onlara yaklaşmak, sadece tarihe daha yakından tanıklık etmek değil, bir kutlama, bir felâket ya da veda anında bir dostun yanında olmaktır. Bu dizimizde böyle bir ilgi ve yakınlığı çoktan hak etmiş olan şehirlerin hikâyeleri yeralıyor.
Kudüs... Üç kere kutsal şehir, üç kere göz dikilen şehir... Ortaçağ’dan beri Müslüman ve dört yüzyıldan beri Osmanlı hâkimiyeti altındaki kent 1917’de Avrupalı ve Hıristiyan ellere geçer. İngiliz askerî birliklerinin başındaki General Allenby zaferinin tadına varabilir. Artık bu yönetim altında kenti modernleştirme projeleri geliştirilmektedir. Ama yeni gelenlerin uzlaşma istekleri, yerlerini, çok kısa zamanda çok daha büyük hırslara bırakır. Çeşitli cemaatlere uyamayacak kadar büyük hırslar... Hızla hayal kırıklığına dönüşen umutlardan sonra, bu son derece simgesel şehrin ve stratejik bölgenin denetimi için gerilimler, nüfuz çekişmeleri dönemi başlar. Durum, otuz seneden kısa bir sürede, nasıl ve neden 1947’deki parçalanmaya varacak şekilde bozuldu?
Kudüs... Üç kere kutsal şehir, üç kere göz dikilen şehir... Ortaçağ’dan beri Müslüman ve dört yüzyıldan beri Osmanlı hâkimiyeti altındaki kent 1917’de Avrupalı ve Hıristiyan ellere geçer. İngiliz askerî birliklerinin başındaki General Allenby zaferinin tadına varabilir. Artık bu yönetim altında kenti modernleştirme projeleri geliştirilmektedir. Ama yeni gelenlerin uzlaşma istekleri, yerlerini, çok kısa zamanda çok daha büyük hırslara bırakır. Çeşitli cemaatlere uyamayacak kadar büyük hırslar... Hızla hayal kırıklığına dönüşen umutlardan sonra, bu son derece simgesel şehrin ve stratejik bölgenin denetimi için gerilimler, nüfuz çekişmeleri dönemi başlar. Durum, otuz seneden kısa bir sürede, nasıl ve neden 1947’deki parçalanmaya varacak şekilde bozuldu?
Poitiers Üniversitesi’nde çağdaş tarih profesörü. Uluslararası ilişkiler ve 20. yüzyıl Yahudi tarihi uzmanı. Theodor Herzl’in Journal’inin (Günlük), Paris, Calmann-Lévy, 1990 Fransız baskısının önsözünü (“Diaspora”), yazdı ve 1992’de aynı yayınevinde La France et le Sionisme 1897-1948: Une France manquée’yi (Fransa ve Siyonizm, 1897-1948: Iskalanan Fransa) yayımladı.
Kitabın Adı | Kudüs 1850-1948 |
Orijinal Adı | Jerusalem 1850-1948 Des Ottomans aux Anglais: entre coexistence spirituelle et dechirure politique |
ISBN | 9789754709032 |
Yayın No | İletişim - 732 |
Dizi | Dünya Şehirleri - 3 |
Alan | Tarih |
Sayfa | 211 sayfa |
En | 160 mm |
Boy | 230 mm |
Ağırlık | 340 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 3,70 TL |
Baskı | 1. baskı - Ocak 2001 |
Yazar | Catherine Nicault |
Çeviren | Estreya Seval Vali |
Dizi Kapak Tasarımı | Ümit Kıvanç |
Kapak | Utku Lomlu |
Uygulama | Hüsnü Abbas |
Düzelti | Serap Yeğen |
Dizin | M. Cemalettin Yılmaz |
Editör | Rıfat N. Bali |
Baskı | Sena Ofset |
Cilt | Sena Ofset |