Patikaların İyi Yanı
Patikaların İyi Yanı, zamana atılmış edebî bir çıpa, hem sabit hem değil, öncesiyle sonrasını da sezdiğimiz, uzayıp kısalan bir şimdiden öyküler.
İmtiyaz, yahut Cici Kızlara Bir Roman
İç sıkıntılarını, güvensiz arayışları kat eden yolun neşeyle döşendiği bir roman.
Dünyanın Kasım'a Görünüşü
Sema Aslan, kimselerin duymadığı “ah”lara, yangılı yüreklere ses oluyor; tepesinde kara bulutların toplandığı bir hikâyeyi ipek gibi incecik bir üslupla anlatıyor.
Kalfa Uykusu
Kalfa Uykusu, okuyanların yüreğini ısıtacak, yüzünü gülümsetecek, içini ferahlatacak dostane bir kitap. Kederden sıkıntıya şifa niyetine... İçten, iyimser ve insancıl.
İstanbullu Amazonlar 1809
İstanbullu Amazonlar, erkekler üzerinden anlatılan tarihi ters yüz etmeye yeminli; incelikle kurgulanmış, isyankâr ve oyunbaz bir roman.
Porselen Bir Mevzu
Porselen Bir Mevzu, özenli kurgusu, katman katman açılan hikâyesiyle, edebiyata ve yazma deneyimine dair yönelttiği zekice sorularla hafızalarda yer edecek bir ilk roman.
İpekten Örer Zırhını
Dilek Türker’in öykülerinde karakterler kendilerine birer zırh örüyorlar, ne yaşarlarsa yaşasınlar, neyle sınanırlarsa sınansınlar dış dünyanın özlerini değiştirmesine müsaade etmiyorlar. Ama çelik zırhlara bürünen katı ve soğuk insanlardan da olamıyorlar, hep hayattan yana ve umutlular.
Hallerin Esiri
Sedat Anar, Hallerin Esiri’nde geçmişiyle yüzleşmeye çalışan bir adamın yolculuklarla, ölümlerle ve en önemlisi şiirle kesişen hüzünlü hikâyesini anlatıyor. Ne yaşanırsa yaşansın hep var olan muzip anları da göz ardı etmeyen sürükleyici bir roman…
Alâmetler Kitabı
Alâmetler Kitabı, alacakaranlık bir dünyanın kaotik ilişkilerinin, absürt hallerinin ve ürkütücü sıradanlığının anlatısı.
Taş Uykusu
Taş Uykusu, görmezden gelinen, unutulan, unutturulmaya çalışılan gerçeklerle bizi yüzleştirecek ve biraz da paranoyaklaştıracak bir yolculuğun romanı...
Son ŞûrâSevinç Kuşları - 3
İyilikle kötülüğün bazen birbirine de karışarak, bazen ayırt edilmez hale gelerek, hep kılık ve suret değiştirerek, boğuşup durmasının ve yenişememesinin romanı, Son Şûrâ. Bir hesaplaşmanın romanı.
Dağılmalar
Mahsum Ece, ilk kitabında özgün bir ses yaratıyor. Dağılmalar, hiç bitmeyen düşlere, hiç bitmeyecek bir ek...
Ateş Sönene Kadar
Ateş Sönene Kadar, bazen boğazda bir düğüm, bazen de manyakça bir kahkaha. Aylin Balboa’dan, o kendine özgü bıçkın ve muzip anlatımıyla, geçmişle hesaplaşıp geleceğe kafa tutan sarsıcı ve tesirli öyküler.
Meraklı Adamın On Günü
Mehmet Eroğlu, İyi Adamın On Günü ve Kötü Adamın On Günü ile başlattığı polisiye kurgunun nevi şahsına münhasır kahramanlarını, nefes kesen yeni bir serüven için buluşturuyor.
Medet
"Yağlı Havilland ile boynunu, ensesini, kulak arkalarını kremleyip kokulandırmış, bol bol limon kolonyası dökünmüş, saçlarını taramış, Müesser'in kızı Şengül'e diktirttiği kendinden korseli pembe eteğinin içine zor bela girmiş, çorap lastiğini bulduktan sonra yardımına gelen bir kız evladı bile olmadığı için beceriksizce kendi etini budunu çimcire çimcire sütyenini takınmış, ondan sonra fanilasını, beyaz, kıvrık yakalı bluz gömleğini de giymiş, onun da üstüne pembe ceketini giyip gerdanına sahte inci pembe kolyesini üç dolama dolayıp son olarak da çivi topuklu beyaz ayakkabılarını altları sulanmamış bahçe toprağı gibi çatlak ayaklarına geçirip misafiri beklemeye başlamış, o esnada da önemli bir eksiklik olduğunu fark etmişti: Kocası. Hâlâ ortalarda yoktu pezevenk."
Bakele
Sezgin Kaymaz, bu kitaptaki kısa hikâyelerinde hasretin, muhabbetin peşinden gidiyor: Darlığın yokluğun kıtlığın içinden, en beklenmeyecek yerde insaniyet cevheri buluyor, tozunu silkip uzatıyor bize.
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo Şarampol, hayatla başetmek için oyunlarına sarılan, yalnızlığını müzikle dindiren Filiz’in, Antalya/Şarampol Mahallesi’nden Berlin/Kreuzberg’e uzanan büyüme hikâyesi. İlk aşkın hiç unutulmayacak sarsıcılığı. Okul sıralarında ele inen cetvelin yakıcılığı. Radyonun ve arkadaşlığın efsunlu, sarıp sarmalayan dünyası...
Annemin Kaburgası
Annemin Kaburgası, kimliğinden onur duyanların, aşkı özgürce yaşayanların, göçmenliğin dilini en iyi bilenlerin, cinselliğin üzerindeki toplumsal tahakküme meydan okuyanların, basmakalıp değerlerden ve birörnek yaşam biçimlerinden usananların öyküleri.
Kiraz Ağacı
Gökçer Tahincioğlu, ikinci romanı Kiraz Ağacı’nda yakın tarihimizde açılmış, kapanmayan ağır bir yaranın izlerini sürüyor. Genç yaşta ölenlerin ruhlarını taşıyan kiraz ağacının altında daha adil bir dünya düzeni hayali kuran iki dava insanının, her şeye rağmen tükenmeyen aşkını ve mücadelesini bir belgesel romancı titizliğiyle anlatıyor.
Kesekli Tarla
Figen Şakacı, Kesekli Tarla’da, köksüzlüğü, aidiyetsizliği, iletişimsizliği, hızla akıp giden zamanı, nefreti ve aşkı aynı potada eriten marazi ilişkileri, kendi ücralarında bir parça mutluluk arayan insanların öykülerini mizahla örülü hünerli kaleminden anlatıyor.
Balkon Sefası
İsmail Saymaz, bazen bir Erzurum türküsünün soluğunu ya da Karadeniz’in yerinde duramayan rüzgârını İstanbul’un baş köşesine getiriyor; bazen de İstanbul’un hovardalıklarını, neşesini ve rengini tutup memleketin dört bir yanına salıveriyor.
Düğün Birahanesi
Behçet Çelik, Düğün Birahanesi’nde arkadaş olmanın, ferah anların, durup sorguladığımız zamanların, ailenin, şehirlerin kuşatıcılığının ve aşkların; etrafımızda dönüp duran, sıra kendilerine geldiğinde az çok benzer biçimlerde hayatlarımızı yoklayan durumlar olduğunu hatırlatırken, bazen göstermekte zorlandığımız, bazen de bile isteye gizlediğimiz, fakat her zaman var olan farklı ve canlı renklerimize dikkat çekiyor.
Sarhoşların Perşembesi
Jaklin Çelik, arafta kalmanın çaresizliğini, yoksulların işaret dilini, yaşamın ortasında sınır çizgisi gibi duran saklı şarap mahzenlerini insanın yüreğine dokunan, sokulgan ve ince bir üslupla anlatıyor.
Diken Ucu
2011 Haldun Taner Öykü Ödülü’ne değer görülen Diken Ucu’nda, mayası tutacak gibiyken kesilenler, bitiştikleri yerden kopanlar, gecenin sonunda iki yana düşen kollar, huzurlu tablolarda huzursuz ayrıntılar çıkıyor karşımıza.