Bu Ülke
Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar” dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriç’in bütün çabasına her zaman yön vermiştir: “Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği."
Bir Ot Masalı
Tijen İnaltong otlarla, bitkilerle, doğayla bir aşk ilişkisi yaşıyor. Aşkını da bu kitapta, Bir Ot Masalı’nda anlatıyor. Gençlik çağı aşkı değil bu, daha olgun daha gerçekçi. Otların faydalarını, mevsimlerini şekillerini, huylarını Latincesinden Lazcasına kadar tüm adlarını ve otlarla hazırlanan 153 tane yiyecek-içecek tarifini öğreniyoruz.
Büyük Erdemler Risalesi
Daha önce İletişim Yayınları’ndan Kapitalizm Ahlaki midir? adlı kitabı çıkan André Comte-Sponville Fransa’da çok satanlar listesine giren bu kitabında erdem konusunu ele alıyor: “Erdem nedir? Harekete geçen ya da geçebilen bir güçtür. Örneğin, bir bitkinin ya da ilacın erdemi iyileştirmektir, bıçağınki kesmek, insanınki insanca istemek ya da davranmaktır.
Türkiye'de Arabesk Olayı
Daha ilk bakışta iştah kabartan kitaplardan değil, Türkiye’de Arabesk Olayı. Konu, çok işlenmiş, tartışıla tartışıla neredeyse bıkkınlık getirmiş bir konu. Üstelik, yerel kültürle böylesine “köklü” alışveriş içinde bulunan bu konuda kalem oynatan da bir İngiliz, Martin Stokes. Ancak, deyimi mazur görün, kazın ayağı hiç de öyle değil.
Türk Romanında Postmodernist Açılımlar
`Geçmişinde çok uzun yıllar yalnızca `gerçekçi` olmuş, romantizmi neredeyse hiç yaşamamış Türk romanı, modernist/postmodernist biçimcilikte ilk kez `romantizm`le tanışmaktadır ve bu bana göre estetik düzlemde gerçekleşen bir devrimdir ve her devrim gibi de heyecan vericidir.`
Ben Tek Siz Hepiniz
Beni beklerken, her zaman olduğundan daha güzel, daha savunmasız, daha cazip, daha derindi. Kendi eksikliğimi onun anlamlı yüzünden okumak...
Ya gelmezsem kaygısıyla gerilen hatları, büyüleyici bir tereddütle etrafına bakınması, milyarlarca insanın yaşadığı koskoca dünyada sadece beni bekliyor olması... İşte bu baş döndürücü görüntü karşısında huzur içinde ölebilirdim.
Solaris
20. yüzyıl bilimkurgu edebiyatının başyapıtlarından sayılan Solaris, insanlığın bilimle ve başka gezegenlerle ilişkisini ele alıyor
Bir Sürgün
Genç bir doktorun Abdülhamid devrinde Paris’e kaçışı, aşk yüzünden hastalanması, gurbette geçen yoksul hayatı. Paris’e ve Parisli’ye bir hicviye.
Bir Bilim Adamının Romanı
Ülkemizde pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay’ın, kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Mustafa İnan’ı anlatışı.
Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı
“Nabokov, ‘dayanılmazın ağırlığını’ bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.”
Nilgün Marmara (Kırmızı Kahverengi Defter)
Devrimci Şiddet
1960’ların ortalarından itibaren dünyanın birçok yerinde, eş zamanlı olarak, şiddete, yani silahlı mücadeleye yönelen toplumsal hareketler ortaya çıktı. Bu hareketler genellikle, mevcut siyasi, ekonomik ya da kültürel düzene bir itiraz olarak, çoğunlukla öğrenci ve işçi grupları içinden doğdu ve zaman içinde silahlı mücadeleye dönüştü.
İnsanlık Durumu
Arendt’in Seçme Eserler’inden ilk kitap. Modern zamanların en önemli siyaset felsefecilerinden Arendt, modernizmin etkisiyle "insanın dünyaya yabancılaşması" sorununu ele alıyor. İdealindeki Antik Yunan "polis" hayatının daha az "özellik", daha yaygın "kamusallık" içeren toplumsal düzenine giden yolu arıyor, modern çağın içinde.
İktisadı DeğiştirmekNeoklasik İktisada Eleştirel Bir Yaklaşım
İktisatta temel ve hâkim yaklaşım durumundaki “neoklasik iktisat”, ortaya çıktığı andan itibaren kapitalizmin mütemmim cüzü olarak, sistemi tekrar ve tekrar üretiyor. “Görünmez bir el”in her zaman doğal düzeni sağladığı, piyasaları dengeye getireceği, bireysel çıkarlarını gözeten insanların toplumun refahını da sağlayacağı, fiyat mekanizmasının düzgün işlediği fikri, öteden beri iktisatçıların analizlerine temel oluşturuyor.
MutfakTarihYemeğin Politik Serüvenleri
Mutfaktarih, önce yerel örneklere eğiliyor: Yeme içme alışkanlıklarının nasıl dönüştüğüne, milli mutfak kurgusuna, domuz eti tartışmalarına, mutfak kültürünün rafine biçimlerde sunulmasının aşamalarına odaklanıyor. Ardından savaşlar ve propaganda aracılığıyla dönüşen uluslararası mutfak kültürüne, beslenme rejimlerine, kalori ve istatistik tartışmalarına, diplomasinin sofra etrafında gelişen taktiklerine, devletin mutfağa nasıl müdahil olduğuna eğilerek zengin bir çerçeve çiziyor.
"Baraka"dan GecekonduyaAnkara'da Kentsel Mekanın Dönüşümü: 1923-1960
Bu klasik önemdeki çalışmada, “Modern Türkiye”nin karakteristik olgularından biri olan “gecekondu”nun oluşum süreci, belki de en çarpıcı bir biçimde yaşandığı yerde, Ankara örneğinde inceleniyor. Çarpıcı; çünkü başkent Ankara, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren ‘numunelik’ olmak üzere planlanmış bir kent. Kitapta, siyasal-ekonomik ortamdaki ve kentsel yaşantıdaki dönüşümlerin ve toplumsal farklılaşmaların, mekâna nasıl yansıdığına dair çok boyutlu bir bakış açısı sunuluyor.
Taşraya Bakmak
Taşra: Darlık, boğuntu, kasvet, tekdüzelik, kenarda kalmışlık, gerilik, bağnazlık, kavrukluk, güdüklük...
Taşra: Saflık, samimiyet, sıcaklık, sahicilik-otantiklik, sükûnet, asûdelik...
Buna benzer olumlu-olumsuz klişelerle anılır taşra. Peki o klişelerin ötesinde ne var?
Bir Dünyanın Eşiğinde
Cemil Meriç'in ilk telif eseri ve yazarın düşünce serüveninde bir dönüm noktası. Avrupa dışı kültürler ve Doğu, yazarın "tecessüslerin coğrafyasına" Hint'le, Hint Edebiyatı çalışmasıyla girdi. "Olemp'i ararken Himalaya çıkmıştı" karşısına. Kitap, alışılmış edebiyat tarihi ve incelemesi kalıbına uymaz.
‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’Osmanlı Belgelerine Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar
İttihat ve Terakki, Balkan Savaşları ertesinde içine düşülen ve adım adım bütün ülkeye yayılan köşeye sıkışmış olma duygusuna, Anadolu topraklarının, gayrimüslim unsurlardan arındırılarak Türkleştirilmesi ile cevap verdi. Sadece iktisadi hayatın değil, sosyal ilişkilerin ve giderek ülkenin etnik bileşiminin de “homojenleştirilmesi” anlayışı, sistemli bir politika olarak hayata geçirildi.
Puslu Kıtalar Atlası
Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman...
Oyunlarla Yaşayanlar
Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen politik ve toplumsal değerler karşısında tutunmaya çalışan Türk okur-yazarının kara güldürüsü.
Seyrek Yağmur
Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir “R.” gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat’ın dükkânına da uğruyor
Öteki
Edebi kariyeri boyunca Dostoyevski’nin zihnini meşgul eden Öteki, yazarın çok genç yaşta kaleme aldığı ikinci romanıdır.
Oblomov
Tembelliği bir sanat haline getiren Oblomov, Rus romanında “lüzumsuz adam” tiplemesinin ölümsüz örneklerinden biridir.
Biz Bu Dağın Çiçeğiydik…
“Kimseye yaranamamak diye bir şey hakikaten varmış. (…) Bir yerde başka tepkiler, öbür yerde başka. Ne İsa ne Musa dedikleri bu olsa gerek. İki halk ve tamamen kopmuş iki dil. Gir bakalım araya, nereye buyur edileceksin? İyi bir şey mi yaptın, kötü bir şey mi? Sahi sen bunu niye yaptın? Kürt sineması nereye düşer abilerim ablalarım, emek nereye...”