#kentleşme Etiketindeki Kitaplar

İstanbul'a Bir Kent Kondu: Ümraniye

Sema Erder’in yönettiği ve yazıya döktüğü, Ümraniye’yi bir “konut alanı” olarak inceleyen, örneğine pek rastlanmayan değerdeki bu alan araştırması kitap olarak yayımlandığı yıl (1996), “Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü”nü kazandı. Gecekondulardan “aile apartmanları”na, muhtarlardan “belediyeciler”e, hemşehri derneklerinden arkadaşlık ilişkilerine, kısa sürede kendi işini kuranlardan işsizlere, memleketlerin buluştuğu yeni “memleket” Ümraniye...

Bir Zamanlar Anadolu`da

Modernleşmenin o acımasız, o hızlı “değişim” gücüne yüzyıllar boyunca onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu da dayanamıyor. Geleneksel doku bozuluyor, yerini “yeni” olana bırakıp tarih oluyor. Romanları, şiirleri ve gazete yazılarıyla tanıdığımız Tahir Abacı, bu hızlı değişim sürecinden “arta kalan”, kendini az da olsa kurtaran Anadolu’yu anlatıyor.

Ereğli
Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası

Türkiye’de pek çok sosyologun “hocası” ve şehir sosyolojisinin öncülerinden Mübeccel Kıray’ın klasikleşmiş bir eseri. Ülkemizde yapılan kent araştırmalarının yayımlanma imkanı bulan ilk örneği. Küçük bir sahil kasabasının hızlı sanayileşme sonucu karşılaştığı karmaşık toplumsal sorunları inceleyen bir alan araştırması.

Uzak Akrabalar

Uzak Akrabalar, faşist-totaliter rejimlerle liberal-demokratik rejimleri aynı kaba koymaksızın, 1930’lardaki şaşırtıcı ortak noktalarını gösteriyor bize: Topyekûn savaşa ayarlanmış toplum ve ekonomi düzeni; kitleleri “avcunun içine almaya” dönük propaganda teknikleri; lider kültü; dev ekonomik projeler; anıtsallığa olan düşkünlük; kır-kent, bahçe-şehir idilleri ve toprağa dönüş mitolojileri…

Klasik Sosyoloji

Modern dünyanın anlaşılması için klasik sosyoloji mirasının önemi nedir? Bryan S. Turner, Klasik Sosyoloji’de bu sorunun cevabını etraflı bir şekilde ortaya koyan, ayrıntılı bir miras araştırması gerçekleştiriyor.

Bu Bir İsyan Şarkısı Değil!
Lazlar, Kimlik, Müzik

“Karadeniz’in hırçın dalgası gibi asi” olarak karikatürleştirilmiş bir tip, fıkra kahramanı, şiddet sever ya da ulus-devletin bekçileri olmanın çok ötesindeki Laz kimliği sıkıcılıktan uzak, renkli ve eğlenceli bir anlatımla karşımızda Bu Bir İsyan Şarkısı Değil!’de

Orada Bir Köy Var Uzakta
Erken Cumhuriyet Döneminde Köycü Söylem

Köy ve köylü romantizmi, Türkiye'de Cumhuriyet'in inşâ döneminin muteber temalarından biriydi. Asım Karaömerlioğlu, bu romantizmin arkasını kurcalıyor. Cumhuriyet elitinin, bir yandan sanayileşmenin ve kentleşmenin sonuçlarından duyduğu endişe sebebiyle köylüyü köyde tutmaya dönük yollar ararken; bir yandan da köylülerin özerk bir inisiyatif geliştirmesine mahal vermek istemediğini gösteriyor. Yazara yol gösteren kritik soru şu :"Uzun 20. yüzyılda", neden Türkiye'de köylülük özellikle uzun sürdü?

Nöbetleşe Yoksulluk
Gecekondulaşma ve Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği

Yoksulluk gerçeği, son yıllarda Türkiye’de derinleşiyor, boyutlanıyor, çeşitleniyor. Buna karşılık, görünmezleştiriliyor da... Yirmi otuz yıl öncesinde daha çok bir “acıma” nesnesi olan yoksulluk, şimdi daha çok bir dışlama, korku, hatta nefret nesnesi! Yoksul mahalleleri, yoksulluk imgesi, tekinsiz bir “varoş” terimiyle ürkünçleştiriliyor.