Hanene Ay Doğacak
Bu kitabın takma isimle yazıldığı düşünüldü. Bunun haberi bile hazırlandı. Son anda gazetenin yazıişleri müdürü yazarın adını bilinmeyen numaralara sormayı önerdi. Uydurma olduğu düşünülen isimde, Şebnem İşigüzel diye birisi vardı. Hanene Ay Doğacak ilk kitabıydı. Aynı yıl Yunus Nadi Ödülü'nü alacak, çok okunacak, çok sevilecekti.
Kârhanede RomantizmFutbol Yazıları
Bir gün Gençlerbirliği maçına yolunuz düşerse, sürekli bağıran, kırmızı-siyah el örmesi atkısıyla "huşu" içinde takımını seyreden adama dikkat edin. O iflah olmaz romantik, nasıl bir "kârhane"de olduğuna hiç aldırmadan, yağmur demez, çamur demez gider biricik Gençler'inin maçlarına. Yetmez, arkadaşlarını da götürür. O da yetmez, etrafındakileri futbola kazandırır.
Baharda Yine Geliriz
Şehri ve insanları tanımak için mütevazı bir rehber.
Gece ve Gündüz
Gece ve Gündüz Virginia Woolf'un ikinci romanıdır. Woolf'un "bilinç akışı" tekniğini kullandığı daha sonraki modern deneysel romanlarından farklı olarak klasik gerçekçi üslûpla kaleme aldığı bu eser, olay örgüsü, gerçek mekân tasvirleri ve titizlikle betimlenmiş karakterleri, dönemin atmosferini yansıtan özellikleriyle dikkat çekiyor.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
İki yakın arkadaşın aynı kadına âşık olması ve kahvaltıda peynirin üzerine reçel sürebilme iştahı.
Anadolu Yıldızı Eskişehirspor
“Anadolu Yıldızı”… “Kırmızı Şimşekler”… “Eseses- Kikiki- Eski eski-Es”. Türkiye futbol tarihinin en büyük nostaljik kıymetlerinden biri: Eskişehirspor. Futbolda “Anadolu Devrimi”nin simgesi idi Eskişehirspor… İstanbul oligarşisine karşı çıkan ilk büyük tehditti… Altın çağındaki Eskişehirspor, 1960’lar/1970’ler dönümü Türkiye’sinde yaşanan toplumsal değişim dinamizminin, “statüko”yu sarsmaya dönük heyecanının futbol dünyasındaki temsilcisiydi, sanki…
Aramızdaki En Kısa Mesafe
Bir çocuğun gözünden aile: Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişi.
Ağlama Dolabı
Bir dakikanızı istirham edeceğim, kıymetli abilerim, ablalarım. Şu elinizde tutmuş olduğunuz kitap; Sıdıka 2003, Olası Lakırdılukurdular, Sıkılhan’la Diyalog Çabaları adlı başlıklar altında tam elli iki tane öykü içeriyor. Düzeyli ilişki yaşamak isteyenler, kredi kartı mağdurları, noter tasdikli TV güzelleri, otoyol fahişeleri, sahte şeyhler, iş arayan tetikçiler, dizi ağaları, çocuklarıyla diyalog kurduklarını sanan anne babalar, hırslı ofis insanları, digital musallatlar, internet bağımlıları, kontör ve bonus manyakları, deprem unutkanları, savaş çığırtkanları... Velhasıl türlü çeşitli insan öyküleri, fazla kasmayan, araklanabilir kısa cümleler ve gözü yormayan harflerle anlatılıyor.
Ankara, Mon Amour!
Ankara, Mon Amour!
üst üste asılınca ertesi gün daha iyi ısıtan paltoların
cepli basma elbiselerin
dualarla ekilen simit ağaçlarının
üç tam bir paso’nun
troleybüs hızında giden bir hayatın
Zümrüt Pastanesi’nin ve Alemdar Sineması’nın
sabahtan öğlene bir yağmurla değişiveren dünyaların
ikindi sessizliklerinin
...
Bize vaat edilenler de bunlar değil miydi zaten?
Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun
“Kadınlık durumlarındaki” ezilmişliği, yoksunlukları, ama onunla beraber direnç ve “ayakta kalma” stratejilerini de yansıtan, yaşama heyecanı taşıyan iştahlı bir anlatı...
Hatice Meryem’den, “... karısı olma” hallerine dair bir kinizm şaheseri...
Başka Kentler, Başka Denizler 1
Kavafis “Yeni bir ülke bulamazsın, başka denizler bulamazsın...” diyordu “Kent” şiirinde. Kendinden kaçamama haline gönderme yapan, adeta bir kıstırılmışlığı ya da imkânsızlığı dile getiren bu şiirin satırlarında bir taraftan hüzünlü, bir taraftan tahrik edici bir çağrı var; gidebilmeyi ve gidilen farklı yerlerde de kendinizle yüzleşmeye devam etmeyi içeren bir çağrı.
Veciz Sözler
Bir radyo programı ve cümle cümle Sulhi Saygılı’nın hayatı.
FlushBir Köpeğin Romanı
Elizabeth Barrett Browning’in çok sevdiği İtalya’ya kaçarken beraberinde götürdüğü köpeğin yaşamöyküsünü anlatan Flush’da bu aşk öyküsünü bir de o köpeğin açısından görürüz.
Tarih Boyunca Yemek Kültürü
Yemek yemek de başlı başına bir kültür, bir yaşam biçimi aslında. Hani “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” denecek kadar belirgin farklılıklar var her toplumun yemek kültüründe. İnsanoğlu var olmaya başladığından itibaren doğada gördüğü her canlıyı nasıl yiyeceğe dönüştürebileceğinin hesabını yapmış sanki.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Olaylar Ankara’da geçiyor, gerisi çorap söküğü gibi...
Cehenneme ÖvgüGündelik Hayatta Totalitarizm
Bazı eleştirmenlerin “şeytanın avukatı” sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf’ın “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı”yla sunduğumuz Cehenneme Övgü’sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük ‘totaliter dünyalar’ımızı afişe ediyor, daha doğrusu ‘yüzümüze vuruyor’.
Cennetin Dibi
Cehenneme Övgü’de “bu dünya”yı sorgulayan Gündüz Vassaf ikinci kitabında “cennet”e, hem de cennetin ta dibine el atıyor. Mizahla bilimkurgunun, düzyazıyla bilimsel makale üslûbunun harmanlandığı kitapta, ‘yanlışla doğru’, ‘yalanla dolan’ sırt sırta duruyor.
Günlük
Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü...
Eylembilim
Eylembilim, başlığı gibi, Oğuz Atay’a özgü ironinin bütün inceliklerini taşıyor.
Menekşe İstasyonu
Atilla Atalay’ın H.B.R. Maymun ve Öküz dergilerinde yayımlanmış yazılarından “sıkı” bir derleme. “Sıdıka”lar ve yine “düşkovalayan” hikayeler: İstasyonlar, trenler, otomobiller, cep telefonları, insanlar, kediler, köpekler, içip içip dağıtanlar, susup oturanlar, ayrılanlar, ayrılamayanlar.
Uyuyamadığım / Düş Kovalayan
Atilla Atalay’ın “kondisyonu yüksek” mizahından bir kitap daha: Üç yıl arayla yayımlanmış iki kitabın birleşmesinden oluşan Uyuyamadığım/ Düş Kovalayan... “Düş kovalayanlık, borsa brokerliği, know how advisorluğu, creatif menagerlik, disco-bar işletmeciliği, kanal sahipliği gibi günümüzün ‘in’ mesleklerinden değil... Oldum olası ‘out’...
Ebekulak
Ebekulak'ta, Hıbır ve H.B.R. Maymun dergilerinde yayımlanmış yazılar ile "Sıdıka"ların yanında, Atilla Atalay'ın "harcı" olan 17 hikaye var. Eski sevgilisinin ardından bakmamak için masa örtüsündeki kareleri saymaya başlayan çocuğun hikayesi gibi, Bid Bid Zelha'nın hikayesi gibi: "Masal gibiydi... Ottan, kuştan, böcekten anlatıyordu.
Sıdıka
Bir “Atilla Atalay kitabı”, yani yalın, derinlikli, mizahî, hüzünlü, efendi ve fırlama bir kitap.
Civciv Kutusu
Atilla Atalay’ın İletişim’den çıkan ilk kitabı. “Civciv kutusu ne ki, çok daha acıklı öyküler anlattı zaman... Galeyanlar oldu, linçler sonra... Herkes deli gibiydi... Evet evet, herkes delirmişti sonunda...” Hiçbir yerde yayımlanmamış öyküler, bambaşka “bir” öykü ve H.B.R. Maymun’da yayımlanmış “Sıdıka”lar...
