Radikal Yazıları ya daFakat Ne Yazık Ki Sokak Boştu
Perihan Mağden, yaklaşık iki yıldır Radikal’de yazıyor. Fakat Ne Yazık ki... Perihan Mağden’in gazetedeki köşesinde popüler kültür, ilişkiler ve ‘gündelik’ siyaset üzerine yazdıklarından seçilenlerle oluşturulmuş bir derleme. İtirafçı Sadri Alışık, yılan büyücüsü Zeki Müren, her hareketi bir ‘happening’ olan Bülent Ersoy, Barış Manço’nun ölümü ardından kolektif bir yasa duydukları hasreti gideren Avrupaî Türkler, Banu Alkan’ı ti’ye alırken kendi zayıflığını görmezden gelen çocuk bir toplum.
Rosa Luxemburg - Leo Jogiches
Büyük bir deha, sosyalist düşüncenin dünya çapında bir kuramcısı ile sıkı bir "teşkilatçı"nın belalı aşkı... Kendini her şeyiyle aşkına adamaya hazır duygulu bir kadınla soğuk, hesaplı ama bir yandan da öldüresiye kıskanç bir adamın eziyetli beraberliği... Rosa ile Leo'nun trajik ilişkisinin arka planında, dünyanın -ve özellikle Avrupa'nın Orta ve Doğu'sunun- 19./20. yüzyıl dönümünde geçirdiği müthiş altüst oluş var; tabii bu süreçte sosyalist hareketin yaşadığı olağanüstü altüst oluş ve altüst ediş var!
Pnin
Pnin’in baş kişisi Profesör Pnin, Lolita’nın Humbert Humbert’i gibi, Solgun Ateş’in Kinbote’u gibi, Vladimir Nabokov’un yerinden yurdundan kopmuş kahramanlarından biridir. Amerikan üniversitelerinden birinde Rus Dili ve Edebiyatı dersleri vermektedir. Pnin bu ‘yeni’ dünyada şaşkındır. Eski Dünya’dan yenisine taşıdığı anıları arasında sevdiği ama aşkına karşılık vermemiş bir eş ve onun oğlu, yürekten sevdiği anadili, eski tarz bir mizah, eski tür bir zerafet, bazı entelektüel ve dilsel incelikler, kimileri kahkahalara yol açan köklü alışkanlıklar vardır. Pnin, diretmeleri, tutturmaları, hayatla ilgili ‘miyopluğu’ içinde günü geçmiş ve komik bir karakter gibi görünür. Ama Nabokov bütün benzer karakterleri gibi, bu şaşkın roman kişisi aracılığıyla da okuru kendi şaşalamaları, kendi çıkmazları hakkında düşündürmek ister.
Muktedirlerin SiyasetiMerkez Sağ-Ordu-İslâmcılık
İletişim Yayınları’ndan daha önce AP- Ordu İlişkileri: Bir İkilemin Anatomisi adlı kitabı yayımlanan Ümit Cizre’nin 1994-97 yılları arasında yabancı dergilerde çıkan makalelerinin biraraya getirilmesi ile oluşan Muktedirlerin Siyaseti, ‘siyasal sistemin krizi’ hakkında analitik sağlamlığa sahip yorumlar içeriyor. Cizre’ye göre Türkiye’de siyaseti rejim ve muktedirler tıkıyor, oysa siyaset, problemleri çözmek ve bu yönde tartışabilmek için şart.
Lolita
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokov’un Lolita’sı için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, “beyaz ırktan dul bir erkeğin” küçük “su pericikleri”ne tutkusunu anlatıyor.
KaltakSıradışı Kadınlara Övgü
Türkiye’de “anti-depresan kullananların dünyası”nı anlattığı Prozac Toplumu (İletişim, 1997) adlı kitabı ile tanınan ‘aykırı’ Amerikalı yazar Elizabeth Wurtzel yine ‘sıradışı’ bir kitaba imza atıyor. Gücünü cinselliğinden alan ünlü kadınları, yani ‘kaltaklar’ı anlattığı bu cesur kitabıyla bir yandan tabuları sarsarken, öte yandan feminist kabulleri, anlayışları ve refleksleri ilginç örneklerle sorguluyor.
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
Osmanlı modernleşmesi otokratik bir modernleşmedir. İç ve dış gelişmeler, hayatın son kırk yılında imparatorluğu, bu otokratik modernleşmeden anayasal bir monarşiye kadar sürükledi. İmparatorluk genç cumhuriyete parlamentarizm, siyasal parti, basın gibi siyasal kuramları miras olarak bıraktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı.
Fazladan Bir Adam
Jonathan Ames, ilk romanı Gece Gibi Geçiyorum’da farklı bir duyarlığın sözcülüğünü yaparak yetenekli ve yetkin bir yazar olduğunu kanıtlamıştı. Bu kez New York’ta yine farklı bir yaşantıyı, 26 yaşındaki Louis Ives il 70’lerindeki Henry Harrison’un dostluklarını konu alan yazar, bu aykırı ikili arasındaki ikircikli, mahcup, ama alabildiğine dürüst ve içten yakınlaşmayı ironik ve eğlenceli bir üslûpla anlatıyor.
Eray
Eray, onüç yıl boyunca ‘kitleleri’ peşinden sürüklemiş bir “gençlik lideri”. Eray’ın ‘babası’ Atilla Atalay’ın söylediğine göre, “kendine âşık, güce tapınan, haybeye zeki, apolitik, acımasız ve bencil...” Kitle iletişim araçlarını kullanmaya ilk kez 1986’da Fırt dergisinde başladı; bu alışkanlığını daha sonraki yıllarda Hıbır ve HBR dergilerinde de devam ettirdi.
Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner
Yirmibeş yaşındaki Friedrich Nietzsche 1869 Mayıs'ında Richard Wagner';in malikânesine ilk defa geldiğinde, ünlü besteciye en az kendisi kadar tutkulu bir hayranlıkla bağlı olan Cosima Wagner ile karşılaşır. Bu ortak tutku bir ilişkiye dönüşürken, genç felsefecinin üstada duyduğu hayranlık da zaman içinde, hem düşünsel hem duygusal anlamda onun yerini alma isteğine dönüşür.
Bir Zamanlar Anadolu`da
Modernleşmenin o acımasız, o hızlı “değişim” gücüne yüzyıllar boyunca onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu da dayanamıyor. Geleneksel doku bozuluyor, yerini “yeni” olana bırakıp tarih oluyor. Romanları, şiirleri ve gazete yazılarıyla tanıdığımız Tahir Abacı, bu hızlı değişim sürecinden “arta kalan”, kendini az da olsa kurtaran Anadolu’yu anlatıyor.
Balat'tan Bat-Yam'a
Balat'tan Bat-Yam'a kadar uzanan kâh mutlu kâh hüzünlü bir yaşam öyküsü... Bir Yahudi ailenin çocuğu olarak 1916 yılında Hasköy'de dünyaya gelen ve yıllarca yaşadığı İstanbul'dan çok sevdiği Suadiye semtine benzettiği için Bat-Yam'a göç eden Eli Şaul'un ilginç günlüğü.