3 AL 2 ÖDE Kampanyası - 2. sayfa

Paris ve Londra’da Beş Parasız, George Orwell’in iki Avrupa başkentinde yoksulluk, açlık ve sefalet içinde geçen yıllarına dair gözlemlerinden oluşan canlı bir tanıklık.

1976 Pulitzer Ödülü’nü kazanan Humboldt’un Armağanı sanatın parayla ilişkisinin gitgide arttığı Amerikan kültüründe sanatçının içine girdiği çıkmazdan, evlilik ve aşktan, şiirden ve mafyadan, hayata dört elle sarılmaktan ve ölümün kaçınılmazlığından söz eden müthiş bir roman.

Mutlu Son, Çehov’un olgunluk döneminin başlangıcı kabul edilen 1887 yılına ait öyküleri bir araya getiriyor.

Öykücülüğün ustası Çehov’un dönemin atmosferine ve gündelik hayatın ayrıntılarına ışık tutan öykülerini derleyen bir şaheser. Kimliğini Saklayan Adamın Öyküsü Çehov’un 1893-1895 yılları arasında Russkaya Mıysıl, Russkiye Vedomosti ve Novoye Vremya dergilerine yazdığı öykülerden oluşuyor.

Yolunu Şaşıranlar, Çehov’un mizah yazarlığında kalemini geliştirdiği gençlik döneminden hikâyeleri bir araya getiriyor.

Hayvan Çiftliği, 20. yüzyılın siyasal ve toplumsal ütopyalarının yarattığı hayal kırıklığına yönelik çarpıcı bir eleştiri.

George Orwell’in ustalık dönemi eseri olan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, totaliter rejimlerin fiziksel ve manevi işkencelerine distopya edebiyatının içinden tutulmuş, geleceği aydınlatan bir ışıktır.

Howards End, E. M. Forster’ın 20. yüzyılın başında İngiltere’de yaşanan sosyal dönüşüm ve sınıf çatışmalarını anlatan başyapıtı.

Günü Yaşa, modern bireyin fay hatlarını sergileyen, çarpıcı bir anlatı.

Cennet Dolmuşu, romanlarıyla 20. yüzyıla damga vuran E. M. Forster’ın bir o kadar başarılı olan öykülerini bir araya getiriyor.

Meleklerin Uğramadığı Yer, Forster’ın Hindistan’a Bir Geçit gibi başyapıtlarında işlediği yabancı ülkeye seyahat ve kültürel karşılaşma temasının ilk yetkin örneğini oluşturan, unutulmaz bir eser.

Manzaralı Bir Oda, E.M. Forster’ın uzak kültürlere seyahatin insan psikolojisi üstündeki etkilerini işleyen romanları arasında zarafetiyle istisnai bir eser.

Toplumsal baskılara bireysel özgürlük ve seyahat arzusuyla direnen Augie March’ın Maceraları umut ve iyimserlik dolu bir büyük deneysel yapıt.

1890-1892 arasında yazılmış öykülerden oluşan Düello, modern öykücülükte bir ekol oluşturan Çehov’un olgunluk dönemine ait kısa ve uzun öykülerinden her zamanki gibi lezzetli bir kitap.

Hayranlık duyduğu bir yazara daha çocuk yaşlardan itibaren âşık olan fakat söz konusu yazar tarafından hiçbir zaman, hiçbir biçimde fark edilmeyen, bilinmeyen isimsiz bir kadının kaleme aldığı bir mektup formundaki Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Stefan Zweig’ın okuru derinden kavrayan eserlerinden biri.

Kunduracı ile İblis, Çehov’un Rus öykücülüğünde yeni bir kulvar açan başyapıtlarından oluşan bir seçki.

"Ortalama İnsan partisini kurduğunda bir tür küçük saray ahalisi ve korumaları onu karşılamak için ordaydı. Takipçilerinin her birinin küçük bir kusuru ya da bir eğitimcinin meyve kokteyli içtikten sonra söyleyebileceği gibi 'geçmişlerinde bir güvensizlik' vardı."

Dünün Dünyası Stefan Zweig’ın otobiyografisi: Zweig içinde doğup yetiştiği Habsburg İmparatorluğu’nun çöküşünü, Birinci Dünya Savaşı’na kadar her bakımdan coşku dolu olan Avrupa’yı, savaştan sonra Avrupa’nın bütün düzeninin altüst oluşunu, Hitler’in usul usul ama göz göre göre Avrupa’yı esir alışını, dostların birbirine düşman oluşunu içten, trajik, melankolik ve hasret dolu bir bakışla anlatıyor.

Forster’ın ölümünden sonra yayımlanan romanı Maurice, bir gencin gerçek cinsel kimliğini keşfetme sürecini izliyor.

“İhtişam, döneminin genç Avrupalı yazınının en iyi örneklerinde mevcut olan sivri dilli ama bir o kadar da kayıtsız mesafeliliğe sahip.” V.S. PRITCHETT

Stefan Zweig, yüzyıllarca “unutulmuş bir adam” olarak kalan Castellio’nun şahsında hoşgörüye karşı hoşgörüsüzlük, özgürlüğe karşı vesayet, hümanizme karşı bağnazlık, bireyciliğe karşı mekanikleşme, vicdana karşı şiddet sorunlarını ustalıkla ele alarak ortaya unutulmaz bir yapıt çıkarıyor.

Çehov’un Rus okurunun hafızasında edindiği yeri hiç kaybetmemiş bu esprili ve dokunaklı hikâyeleri, her modern öykücünün borçlu olduğu eşsiz bakışının birer örneğidir.

Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan son romanı Şato, iktidarın gizemli etkisini inceleyen kehanet dolu bir modernist başyapıt.

Stefan Zweig’dan eşsiz bir uzun öykü, ustalıkla işlenmiş bir kurmaca, insana dair duyguların evrenselliği...