Cinler
Ergin Altay çevirisi,
Mary Mccharty’nin önsözü,
Irving Howe’un sonsözü,
Yazar ve dönem kronolojisi,
Kitaba dair görsellerle.
Cinler, Rus toplumunu bekleyen çalkantıları seneler öncesinden sezebilmiş Dostoyevski’nin, gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme aldığı siyasi romanıdır.
Bir taşra gölünde, infaz edilmiş bir adamın cesedi bulunur. Bu genç adamın öldürülme nedeninin uzaklaştığı devrimci örgütten ayrılmak istemesi olduğu sonradan anlaşılır. Dostoyevski’nin 1869’da gerçekleşen bu olaydan esinlenerek yazdığı Cinler’de, Çar’ı devirmeyi ve devleti ele geçirmeyi amaçlayan bir siyasi örgütün içindeki aydınların, sosyalistlerin, anarşistlerin, tanrıtanımazların resmini çizer. 19. yüzyıl sonu Rusyası’nı kasıp kavuran şiddet çığırtkanlığına karşı bir haykırış niteliğinde olan bu başyapıt en iyi siyasi romanlardan biri olarak kabul edilmektedir.
“Dostoyevski’nin Cinler’i devrimci bir komplodan esinlenerek yazılmış en iyi romanlardan biri.”
JOSEPH FRANK
Doktor bir babanın oğlu olarak, 11 Kasım 1821’de Moskova’da doğdu. Çocukluğunu Moskova’daki Marya Hastanesi’nin bir lojmanında, zorba ve alkolik bir baba ile hasta bir anne arasında geçirdi. Küçük yaştan itibaren edebiyatla ilgilenmeye başladı ve Puşkin, Goethe, Cervantes gibi yazarlarla tanıştı. 1837’de annesini kaybetti ve ertesi yıl St. Petersburg’daki Askerî Mühendislik Okulu’na gönderildi. Babasının ani ve şüpheli ölüm haberini burada aldı. Bu kayıp üzerine bunalıma giren Dostoyevski, 1839 yılında ilk sara nöbetini geçirdi. 1844’te edebiyatla daha yakından ilgilenebilmek için askerlik mesleğinden istifa etti. 1846’da ilk romanı İnsancıklar yayımlandı ve edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı. Ne var ki ardından gelen çalışmaları Öteki (1846), Ev Sahibesi (1847), Beyaz Geceler (1848) aynı başarıyı sağlayamadı ve ilk romanında kendisine destek veren ünlü eleştirmen Belinski’nin alaylarına hedef oldu. Aşırı duyarlı ve sinirli bir kişiliğe sahip olan Dostoyevski bunun üzerine ruhsal çöküntü yaşayarak hastalandı. 1849’da Çar I. Nikola’nın baskıcı yönetimine karşı faaliyetlerinden dolayı tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. İnfazın uygulanmasına dakikalar kala, cezası Sibirya’da dört yıl kürek mahkûmiyetine çevrildi. Hapiste okumasına izin verilen tek eser İncil’di. Bu süre boyunca etrafını kuşatan, horlanan ve ezilen kesimi yakından tanıma fırsatı buldu. 1854’te serbest bırakıldıktan sonra Semiapalatinsk’te zorunlu kışla hizmetine gönderildi ve subaylığa kadar yükseldi. 1857’de yoksul ve dul Marya Dimitriyevna İsayeva ile kendisine mutluluk getirmeyen bir evlilik yaptı. Edebiyata dönüşü Amcanın Rüyası (1859) isimli, mizah öğeleri barındıran Gogolvari öyküyle oldu. Aynı yıl yayımladığı kısa romanı Stepançikovo Köyü ve Sakinleri (1859) de istediği ilgiyi göremedi. 1860’ta tefrika edilen ve toplum dışına itilmiş kişilerin anlatıldığı Ölü Bir Evden Hatıralar ile kendini edebiyat çevrelerine tekrar kabul ettirdi. Tolstoy ve Turgenyev’in övdüğü eser Sibirya’daki mahkûmiyetinden derin izler taşıyordu. 1861’de ağabeyiyle birlikte Vrenja (Zaman) adlı dergiyi çıkarmaya başladı. Bu dergide Batı karşıtı Slavcı düşüncelerini savunduğu tartışma yazıları yayımladı. Ardından, eleştirmenlerin sert tepkilerine sebep olan fakat okur tarafından beğeniyle karşılanan Ezilmiş ve Aşağılanmışlar yayımlandı. Yoğun çalışma temposu nedeniyle sağlığı bozulan Dostoyevski, doktorunun tavsiyesi üzerine 1862’de hayalini kurduğu Avrupa seyahatine çıktı. Fransa, İngiltere ve İtalya’yı kapsayan bu kısa gezinin ardından, 1863’te Batı kültürünü eleştirdiği Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları’nı kaleme aldı. Aynı yıl yayımlanan bir yazı sebebiyle dergisi kapatılınca yeniden mali krize sürüklendi. Maddi sıkıntılarından kurtulma umuduyla Almanya, Wiesbaden’e kumar oynamaya ve bir süredir ilişki yaşadığı Polina Suslova ile buluşmaya gitti. Birkaç yıl sonra yayımladığı Kumarbaz bu dönemde yaşadığı büyük yıkımları anlatır. 1864’te Rusya’ya döndükten sonra ağabeyiyle Epoha (Çağ) adında yeni bir dergi çıkardı ve Yeraltından Notlar’ı burada tefrika etmeye başladı. Aynı yıl karısını ve ağabeyini kaybetti. Bunu izleyen on yıl boyunca, Dostoyevski art arda Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1867), Budala (1868), Cinler (1872), Delikanlı (1875) gibi başyapıtlarını kaleme aldı. Sürekli borç baskısı altında yaşayan ve alacaklıları tarafından sıkıştırılan yazar, daha hızlı çalışmak için işe aldığı yirmi yaşındaki sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina’yla, karısının ölümünden üç yıl sonra, 1867’de evlendi. Bu evlilikten doğan kızı üç aylıkken ölünce derin bir sarsıntı yaşadı ve deliliğin eşiğine kadar sürüklendi. Bu dönemde yoksulluk, sara nöbetleri ve kumar tutkusuyla boğuştu. 1874’te solunum yetmezliği tedavisi için bir süreliğine Almanya’ya gitti. 1880’de Puşkin anıtının açılışında konuşma yapmak üzere Moskova’ya davet edildi; konuşması hem halk üzerinde hem de edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Yazarlık hayatı boyunca işlediği önemli temaları bir araya getirdiği Karamazov Kardeşler’i ölümüne üç ay kala tamamladı. Dostoyevski 9 Şubat 1881’de St. Petersburg’da hayatını kaybetti. Kalabalık bir halk kitlesinin katıldığı cenaze töreninin ardından, Tikhvin Mezarlığı’na defnedildi.
Kitabın Adı | Cinler |
Orijinal Adı | Бесы |
ISBN | 9789750517860 |
Kapak Görseli | Edvard Munch, “Eve Dönen İşçiler”, 1913-1914 |
Yayın No | İletişim - 626 |
Dizi | İletişim Klasikleri - 5 |
Alan | Klasik Dünya Edebiyatı |
Sayfa | 823 sayfa |
En | 130 mm |
Boy | 195 mm |
Ağırlık | 665 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 360,00 TL |
Baskı | 2. Basım 3. baskı - Aralık 2021 (2. Basım 1. baskı - Temmuz 2015) |
Yazar | Fyodor Mihayloviç Dostoyevski |
Çeviren | Ergin Altay |
Dizi Yayın Yönetmeni | Murat Belge |
Yayına Hazırlayan | Emrah Serdan, Güneş Akkor |
Önsöz | Mary McCarthy |
Önsözü Çeviren | Ümran Özbalcı |
Sonsöz | Irving Howe |
Sonsözü Çeviren | Ümran Özbalcı |
Kapak | Suat Aysu |
Uygulama | Hüsnü Abbas |
Düzelti | Ümran Özbalcı, Beyza Altay |
Baskı | Sena Ofset |
Cilt | Sena Ofset |