İslâm Uygarlıkları Tarihi Cilt 1
Lübnanlı Ortodoks bir aileden gelen Corci Zeydân 19. yüzyılın en önemli İslâm tarihi, dil ve kültürü araştırmacılarından biriydi. İngilizce, Latince, Fransızca, Almanca, İbranice ve Süryanice dillerini öğrenen Zeydân, tarihin dışında Arap dili ve edebiyatı konusunda da birçok eser verdi. İslâm tarihinin, ağırlıklı olarak da Osmanlı öncesi dönemin ele alındığı bu ünlü eserinde Corci Zeydan, İslâm uygarlığı ve Arap halkları konusunda hayli zengin bir kaynak sunuyor.
Felaket Henry'nin Perili Evi
Felaket Henry bu macerasında perilerle “oynamaya” kalkıyor. “Peri mi? Ne perisi? Ben periden korkmam ki!..” Zevkle okunan, hınzır Henry perilerle başa çıkmaya çalışırken yine eğlenceli bir hikâyeyle çocukların karşısına çıkıyor.
Felaket Henry'nin İntikamı
Bu kitapta Felaket Henry yine dört hikayeyle afacanlıklarına devam ediyor.
Felaket Henry şimdi de kardeşi Mükemmel Peter'a kötü bir sürpriz hazırlıyor; bilgisayar canavarı oluyor; babasının iş yerini birbirine katıyor; okulda Şişman Greta’yı biberli bisküvileriyle cezalandırıyor.
Yine yaramaz mı yaramaz, haylaz mı haylaz... İşte Felaket Henry!
Dublörün Dilemması
Murat Menteş, okumacı, tartışmacı, kavgacı, yani kışkırtıcı bir yazar arkadaşım. Onunla çekişirken çiçek açarsınız. Yazarlık macerasını ben de merakla izliyorum. Peşinen söyleyeyim, fiktif, tümden hayal ürünü metinler sevmem, fakat Murat Menteş’in birbiri peşi sıra kurduğu cümlelerin gücü, benim kendimce şikayetimi kuruntuya dönüştürdü. Ben, Murat’ın yaşındayken kelimelerle kasap gibi boğuşuyordum; Murat aksine, kelimeleri kırbaçlayıp cümleler içinde düzene sokuyor ve bunu pek mahirce başarıyor.
Felaket Henry'nin Donu
Haylaz mı haylaz... Yaramaz mı yaramaz... İşte Felaket Henry...
Yine tadına doyulmaz bir Felaket Henry macerası. Bakalım bu sefer Henry bizi hangi maceralara sürükleyecek? Felaket Henry’nin Donu’nda yepyeni muzurluklar peşindeki Felaket Henry çevresine yine dehşet saçıyor. Neler mi yapıyor?...Okuyup beraber görelim!
Efendi ile UşağıHikayeler
Tolstoy'un hikâyelerinin bu ilk cildinde, yazarın farklı dönemlerinde kaleme aldığı üç önemli hikâyesini okuyacaksınız. Hikâyelerin üçünde de kar yağıyor. En erken tarihli olan Tipi (1856) ölüm korkusu, hayatta kalmak ve hatırlamak hakkında. 1861’de yazılmış olan Polikuşka'nın temelinde Tolstoy'un Brüksel'deyken duyduğu köy hayatıyla ilgili gerçek bir olay yatıyor.
Suskunlar
Eflâtun rengi hayaller kuran bir “suskun”un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise, muzip bir tebessümle size eşlik edecek, sessizce... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvanî düşlerin “gerçekliği”nde semâ edeceksiniz ve bu düşlerden âdeta başınız dönecek.
Işık Doğudan Gelir
Işık Doğudan Gelir, siyasî, felsefî, dogmatik herhangi bir inancın peşinde olmayan, başka milletlere, başka fikirlere, başka düşünce ve duyma tarzlarına sonsuz bir tecessüs besleyen bir Cemil Meriç klasiği, tüm diğer eserleri gibi.
Yalnızlıklar
Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar...
Militarist ModernleşmeAlmanya, Japonya ve Türkiye
Murat Belge, Militarist Modernleşme’de Almanya, Türkiye ve Japonya’da yaşanan militarist modernleşme sürecini karşılaştırmalı örneklerle ele alıyor: Almanya örneğini İtalya, Japonya örneğini Hindistan ve Türkiye örneğini Yunanistan ile karşılaştırıyor.
Zor Bir Ailede BüyümekGeçmişi Onarmanın ve Hayatını Geri Kazanmanın Yolları
Her birimiz küçükken anne-babalarımızın içimize ektiği zihinsel ve duygusal tohumlarla büyüyoruz. Kimi ailelerde bu tohumlar sevgi, saygı ve bağımsızlık kaynağı olurken, ne yazık ki birçok ailede tohumların arasında korku, yaptırım ve suçluluk duyguları da bulunuyor.
Drina Köprüsü
Bir ülkeyi ve insanlarını, onların üç yüz elli yıllık tarihine tanıklık eden bir köprünün dilinden anlatan olağanüstü bir roman. Nobelli yazar İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini, eski Bosna’yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğini anlatıyor.