Temmuz 2012 Tarihinde Yeni Çıkan Kitaplar

Annem Belkıs (Ciltli)

Gündüz Vassaf`ın kalemiyle Annesi`nin Hikayesi. Öksüz bir Rumeli kızının Osmanlı İmparatorluğu`nun sınırlarında başlayan hayatı size gündelik yaşantının unutulmuş pek çok ayrıntısını tanıtarak bilinmeyen evlere misafir ediyor. Osmanlı, Cumhuriyet Türkiye`si ve ABD`de yüzyıla yakın süren çarpıcı bir yaşantının ışığında kadının toplumdaki yeri.

Feriköy Mezarlığı'nda Randevu
Süreyya Sami Polisiyesi 1

Güzel ve kirli İstanbul, uyumayan şehir, lanet şehir! Caddelere sıralanmış adalar, balkonlara serilmiş, vitrinlere istiflenmiş hayatlar. Alışılmış ıstıraplar, canhıraş ve beklenmedik çığlıklar, siren sesleri, Marmara Denizi. Herhangi bir yerden herhangi bir yere giden yolcular ve güzeller güzeli kayıp bir kadın. “Bulabilir misiniz?”

Yeni Bir Başlangıç: Emeklilik
Keşifler, İmkânlar, Fırsatlar

Hayat yolumuzda son düzlük saydığımız emeklilik algısı 21. yüzyılla birlikte değişiyor. Tıpta yaşanan gelişmeler, yaşam konforu ve hijyenin artmasıyla, her yeni yıl ortalama yaşam süremiz bir ay daha uzuyor. Yaşlılık daha geç başlıyor, daha uzun sürüyor. Böylece orta yaşla yaşlılık arasında yeni bir kuşak çıkıyor ortaya: Sosyal hayatın içinde, ama emekli olduğu için boş vakti olan, spor yapan, seyahat eden, sanatla ilgilenen genç yaşlılar…

Habermas
Entelektüel Bir Biyografi

Avrupa’nın en önemli felsefecilerinden biri olan Jürgen Habermas’ın hayatı, bir yandan Eleştirel Teori’nin gelişme seyri bağlamında, diğer yandan Almanya’daki liberal demokrasinin işleyişine dair yarım asırdır süren siyasal ve anayasal mücadele ekseninde izlenebilir.

Siyaset Felsefesine Giriş

Siyaset felsefesi, tarihi boyunca farklı analiz perspektiflerinden ve referans noktalarından beslenerek bir söz dağarcığı meydana getirmiştir. Yalnızca siyaset alanında hazırlanmış çalışmaları anlamak için değil, aynı zamanda gündelik yaşamın siyasi yüzünü daha iyi kavramak ve bir siyasi aktör olarak etkin olabilmek için de bu söz dağarcığına hâkim olmak büyük önem taşır.

İnsancıl Bir Tıp İçin

“Hemen herkesin çocukluğunda hissetmiş olabileceği gibi çocuklar önce öğretmen, sonra da doktor olmak isterler. Bu iki meslek de çocukluğun hemen hiç çıkara yer olmayan doğal dünyasına yakın olduğu için istenir belki de. Sonraki yaşlarda araya erişkin dünyasının beklentileri karışır ve meslek tercihleri ‘aklın’ o bildik egemenliğine girer.”

"Medya Ne Ki... Her Şey Yalan!"
Kent Yoksullarının Günlük Yaşamında Medya

Doğru düzgün bir ocağın olmadığı yoksul hanelerde, televizyon mutlaka var… Başka birçok şey olmayabilir ama iyi kötü bir cep telefonu mutlaka var. Yoksullar, medyanın kapsama alanındalar. Peki onların medyayla ilişkilerini ne belirliyor? Gündelik hayatın çilesinden -hiç değilse hayal dünyasında- kaçma arzusu mu? Hayatı, dünyayı, kendi durumunu anlamlandırma arayışı mı? Yoksullukla baş etme stratejileri mi?

On İki Dağın Sırrı
Bir Göz Ağlarken

Dünya kaç köşeymiş uzun uzun konuşan, konuştuklarını tekrar eden, saplantıyla özlemlerini, evveliyatlarını anlatan Dersimliler. Küçük, sıradan, kayıp giden hatıralar, garezler, kibirlenmeler... Yanlışın, kahırla ufalan hayatın farkında olan Zazalar, Kürtler, Ermeniler, Kızılbaşlar... Candarmalar, paşalar, hükümetler, aşiretler, metruk evler, boşalmış ovalar, inatla geleneğe sarılan köylüler, atlılar, tüfengler...İlk kitabın öncesine gidiyor. Eprimiş bir rüyayı pastoral ve masalsı bir üslupla, kederle resmediyor. Zor diyorsun, yazık! Hepsinin bir hikâyesi vardı.

Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...

“Abim Atatürk’ü çok severdi, bense Allah’ı. Babam, annemi ve Galatasaray’ı severdi, annem de Ringo’yu. Babam yorgun bir adamdı. Gündüz vardiyasındayken her gün, çalıştığı taşocağında sanki onca kayayı sırtına vurup ordan oraya sürüklemiş gibi, kalan son canıyla eve gelir, çoğunlukla da tek kanallı televizyonun bitmek bilmeyen ana haber bülteni sona ermeden uyuyakalırdı, akvaryumun karşısındaki ikili koltukta.”

Yedi Harika Hikâye

Danimarkalı yazar Karen Blixen kıskançlık, ihtiras ve melankoliyle örülü esrarlı hikâyelerinde okuru, korku ve dehşet edebiyatının gotik atmosferine götürüyor. Eserlerini Isak Dinesen adıyla da yayımlayan Karen Blixen Yedi Harika Hikâye’yi kutsal figürler, tarihî ve mitolojik göndermeler ve felsefi metinlerle besliyor.

Kürt Vatandaş

Kürt vatandaşlarımız… Türkiye’de Kürt “realitesi” yarı-resmî veya yarım ağız tanındığından beri, bu sözü sıkça duyuyoruz. Kürt kimliğini Türkiye vatandaşlığı bağlamında anlamlandıran bir ifade bu. Peki, Türkiye’nin Kürt vatandaşı olmanın anlamı ne, gerçekten? İkinci sınıf bir vatandaşlık mı bu? Türkiye’de Kürt olmak nasıl bir vatandaşlık deneyimidir?

"Karardı Karadeniz"

“Karardi Karadeniz, sardı dört yanumuzi / Bu gaybana sevdaluk, alacak canumuzi…” Hasan Tunç’un meşhur türküsü böyle söyler... Bu kitap, kararan Karadeniz’in mâkus yakın tarihine bakıyor: Ekonomik çöküntü, yoksullaşma, çay tarımının sorunları, göç ve nüfus kaybı, milliyetçi feveran, kent kültürünün aşınması, sosyal gerileme, kültürel asimilasyon, sahil yolunun ve hidroelektrik santrallerinin yol açtığı tahribat, “Nataşalar” ve kadın-erkek ilişkilerinde kriz…

Ö.T.E.K.İ.
(Gizli Topluluk)

Franz oldukça normal bir çocukken, tek gözüne takmak zorunda kaldığı bir bantla bütün hayatı değişir. Okul bahçesinin kuytu köşelerinde, o güne kadar hiç fark etmediği çocuklarla tanışır: Kablolu Lepiska Blume, Köstebek Jacob, Kule Emily, Üç Kalibre Holger ve diğerleri. Gizli bir topluluk oluşturan bu çocuklar, Ö.T.E.K.İ. adını verdikleri örgütü kurarlar.