Yaşadığım Boğaziçi
İffet Evin, bütün ömrünü Boğaziçi’nde geçirmiş eski bir İstanbul hanımefendisi. Çocukluğundan başlayarak “sevgili Boğaziçi”ne dair hatırladığı, yaşadığı her şeyi, kimilerini öyküleştirerek o güzel üslubuyla kağıda kaleme döküyor. Bu kitap ne anı ne de bir öykü kitabı.
Türkler, Türkiye ve İslâmYaklaşım, Yöntem ve Yorum Denemeleri
Alanında otorite olarak kabul edilen Ahmet Yaşar Ocak bu kitabında yer alan makaleleriyle, Tanzimat’la başlayarak bütün Cumhuriyet tarihi boyunca, gündelik hayattan siyasete, hukuktan kültüre birçok alanda zaman zaman ateşli tartışmaların, zaman zamansa çatışmaların konusu olan İslâm’ın rolü meselesine ışık tutuyor. Kitap, ‘Türk’, ‘Ortodoks’, ‘Heterodoks’, ‘Halk’ ya da ‘Fundamentalist’ gibi öntanımlarla anılan ve tartışılan İslâmiyet kavramına açıklık getirmeyi amaçlayan 10 makaleden oluşuyor.
Sanayi Devrimi ÇağındaOsmanlı İmalat Sektörü
Hem ülkemizde hem de ülkesinde Osmanlı ve Ortadoğu tarihi üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan Amerikalı bilimadamı Donald Quataert’ten yine ilginç ve önemli bir çalışma. Quataert bu araştırmasıyla, bugüne dek doğruluğu tartışılmayan, Sanayi Devrimi sonrasında gelişen koşullara ayak uyduramayan Osmanlı sanayiinin çöktüğü tezini çürütüyor.
Kör Talih
Bilimkurgu edebiyatın ‘duayeni’ Polonyalı yazar Stanislaw Lem’den ilginç -hem de hayli ilginç- bir roman daha... Hayat çizgilerinin onları Napoli’de buluşturduğu onbir erkek. Ortak özellikleri, 40-50 yaşlarında, uzun boylu, atletik yapılı olmamaları ve İtalyanca bilmemeleri.
Herkes Aşağı İnsin/Orası Öyküleri 2
Aslında bu bir çizgi albüm değil. Balonlarda yer alan metinlere bakarsak bir anlamda öykü kitabı diyebiliriz. Ya da her biri kısa metrajlı filme konu olabilecek yoğunlukta onlarca ayrı öyküden oluşan, sahne planlarının titizlikle resmedildiği senaryo metinleri.
Cevdet Bey ve Oğulları
Nişantaşlı bir ailenin 20. yüzyılın başından itibaren üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor.
Ben AlmanyalıyımAlman Parlamentosu'ndaki İlk Türk Asıllı Milletvekili
Onların hikâyesi 1960’larda başlamıştı. Önce evin erkekleri, sonra kadınlar, çocuklar göç etti. Artık ikinci vatanlarıydı “orası”. Aradan geçen 30 küsur yıl sonra, aileler genişledi, ilk yerleşenlerin çocukları doğma büyüme Almanyalı şimdi. Altmışlı yılların başında Almanya’ya göç başladığında kimse ortaya çıkacak sorunların bu kadar uzun süreceğini ve kalıcı olacağını tahmin etmemişti.
At Sırtında Anadolu
Yıl 1876. Bir İngiliz subayı, yanında uşağı ile birlikte Anadolu’yu baştan başa dolaşır. O günün zor koşullarında yapılan bu maceralı yolculuğun tek bir amacı vardır: Osmanlı Devleti’nde azınlıkların durumunu yerinde görmek.