Ocak 1995 Tarihinde Tekrar Baskılar

Ayrılmak

“68 kuşağı” ve civarının sıkça paylaştığı bir yaşantının, sönen bir aşkın ve ayrılmanın hikayesi. “Günün birinde elinizi tutmaz olur...” Ayrılmakla -hele “erkek” olarak- başetme uğraşının seyir defteri. “Onu anlamaya çalışmak...” Kaçınılmaz sonun sindirilmesi. “Sadece gerçek bir kopuş insanı olgunlaştırabilir."

Jurnal 1. Cilt

Cemil Meriç’in düşünce ve duygu dünyasının “mahremi”... Yazarın kendi hayatıyla ilgili buhranları, arayışları, sorgulamaları ile içiçe, Türk düşünce hayatıyla ilgili tespitleri, sıkıntıları, isyanları. Yalnızlığa (ve marjinalliğe) itilen, ama belki de seçen bu insanın toplumla hesaplaşması. O itiliş ile o seçiş arasındaki bağlar ve gidip gelmeler... Jurnal biyografik değeriyle kalmıyor; o, içeriğiyle ve diliyle, aynı zamanda bir Cemil Meriç kitabı.

Kiralık Konak

İmparatorluğun çöküş çanlarının sesi işitilirken kuşaklar arasında farklılaşan değer yargılarının, yaşam biçimlerinin çatışmasını sergileyen bir roman. Seniha-Faik-Hakkı Celis üçgeni. Tedirgin, yerleşememiş insanlar topluluğunun ortak ruh halleri, aranan nedenler, bulunan farklı gerekçeler.

Korkuyu Beklerken

Oğuz Atay’ın hikayeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okuru alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmaz. Kitaba adını veren hikayenin korkuyu beklerken kendini evine hapseden kahramanı, Atay’ın edebiyat güzergahındaki farklılığının en büyük kanıtlarından.

Kürdistan Üzerine Yazılar

Tür­ki­ye, Kür­dis­tan, ­En­do­nez­ya ve İs­lâm ta­ri­hi ve top­lum­la­rıy­la il­gi­li ça­lış­ma­la­rıy­la ta­nı­nan Hol­lan­da­lı araş­tır­ma­cı Mar­tin van Bruinessen'in Kür­dis­tan Üze­ri­ne Ya­zı­lar’ı, ge­niş bir za­man di­li­mi için­de Kürt­le­rin top­lum­sal ta­ri­hi­ni kap­sı­yor.

Modernleşme, Kemalizm ve Demokrasi

Levent Köker, Türkiye’de demokratik geleneğin kökleri ya da köksüzlüğü tartışmasına değişik boyutlar getiriyor. Kemalizm’de nihaî hedef olarak modern Batı demokrasisinin benimsenmediğini belirtiyor, halkçılık ilkesinin “Türkiye’de sınıflar yoktur, çoğulculuğa da gerek yoktur” anlayışından doğduğuna işaret ediyor.

Oyunlarla Yaşayanlar

Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen politik ve toplumsal değerler karşısında tutunmaya çalışan Türk okur-yazarının kara güldürüsü.

Siyasi Kültürümüzde Zulüm ve İşkence

Şiddet ve zor kullanımını, işkenceyi kayıtsız şartsız reddeden bir siyasî-toplumsal kültür geliştiremediğimiz ortada. Kendini sağda veya solda tanımlayanlarımızın büyük çoğunluğu, işkenceye varan zor kullanımını belli gerekçelerle meşru görebiliyor. Bu ülke insanlarının yaklaşık yüz yıldır yaşadığı trajik tarih, "Cumhuriyet"e, "demokrasi"ye geçişler, yeniden geçişler...

Sodom ve Gomore

Mütareke döneminin İstanbul’u. Batı hayranı Türkler, düşman subaylarıyla aşk serüvenleri yaşamak için çırpınan Türk kızları, çıkarlarını emperyalist İtilaf Devletleri’nin zaferine bağlamış adamlar... Çöküşü ve kokuşmuşluğu anlatan roman, Anadolu’daki dirilişi önce sezdirir, sonra giderek artan bir şekilde duyurur.

Tutunamayanlar

Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar."

Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1
Ahmet Mithat'tan A. H. Tanpınar'a

Doğu-Batı sorunsalı çerçevesinde, tarihî gelişimi içinde Türk romanının incelenmesi. Sekiz romancı, Ahmet Mithat, Recaizade Mahmud Ekrem, Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Peyami Safa ve Ahmet Hamdi Tanpınar ele alınıyor.

Türkiye'de Devlet ve Sınıflar

Keyder kapitalist gelişmenin Türkiye tarihinin özgüllükleri çerçevesinde nasıl şekillendiğini inceliyor. Osmanlı devlet ve toplum mirasının dolaylı ve karmaşık yollarla Cumhuriyet’in sınıf dengelerini oluşturması, Türkiye devletinin toplumsal yapılanmadaki işlevi, burjuvazinin olgunlaşması ve niteliği, sürecin dönemleri boyunca izleniyor.

Türkiye'nin Siyasal Rejimi 1980-1989

Parla’nın, Türkiye’nin siyasal rejiminin yeniden biçimlendirildiği 1980-86 döneminde bu sürece ilişkin tartışma yazılarının, 1980-89 dönemindeki güncel makaleleriyle zenginleştirilmiş yeni baskısı. Parla 12 Eylül sonrasının siyasal tartışma gündemine ışık tutmakla ve “yeni rejim”i demokrasi açısından bütünlüklü bir tarzda eleştirmekle kalmıyor; Türkiye’de devletin ve siyasetin yapısı, anayasal düzen ve gelenek gibi genel konularda önemli tesbitler yapıyor.

Türkler ve Tatarlar Arasında 1394-1427

Tarihi hem de 600 yıl öncesini bir esirin kaleminden okuyabilmek... Niğbolu Savaşı’nda Türklerin, altı yıl sonra da Timur’un ordusunun eline esir düşen Schiltberger’in Bavyera’da başlayıp Anadolu’ya, Asya’nın ortalarına hatta Sibirya’ya kadar uzanan ve yine Bavyera’da biten macerası; geniş bir coğrafyadan gündelik hayat gözlemleri.

Yalnız Olmuyor

Çok hayal eden olmuştur… Sevdikleriyle, kafadarlarıyla, ‘kankaları-kankileriyle’ birarada, kendi huzur mahallesinde yaşamak. Günlük hayatın bin derdi karşısında dayanışma içinde bir dostluk adası. Bir sığınak, bir tür ‘kurtarılmış bölge’… İnsanı o güzel türkünün duygusuyla dolduran bir ortak hayat: “Omzundan tuttuk seni / Sanma unuttuk seni / Yaşıyorsun ölmedin / Halaya kattık seni”…

Yeni Hayat

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” Orhan Pamuk’un coşkulu, lirik ve sihirli romanı Yeni Hayat bu sözlerle başlıyor. Okuduğu bir kitaptan sarsılarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fışkıran ışığa bütün hayatını veren ve kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşan genç bir kahramanın olağanüstü hikâyesi bu.