Bir Ömür Boyunca
Asıl olarak 1922-1938 arasındaki sürgün anılarını kapsayan, yer yer Mütareke öncesine de uzanan, Kurtuluş Savaşı yılları İstanbul’una ilişkin ayrıntılar veren yazarın, 1965’deki ölümünden bu yana kitap halinde yayımlanan en güzel ve en önemli eseri.
Asıl olarak 1922-1938 arasındaki sürgün anılarını kapsayan, yer yer Mütareke öncesine de uzanan, Kurtuluş Savaşı yılları İstanbul’una ilişkin ayrıntılar veren yazarın, 1965’deki ölümünden bu yana kitap halinde yayımlanan en güzel ve en önemli eseri. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e ve daha ileri uzanan yolu kendine özgü bir kulvardan, kendine özgü araçlarla katetmiş usta bir yazarın esprili, ironili, lezzetli üslubuyla ülkesinin iktidar kavgalarına ve kendi hayatına bakışı.
1888´de İstanbul´da doğan Refik Halit, Bank-i Osmani serveznedarlarından, `bâlâ` rütbesine sahip Mehmed Halid Bey´in oğludur. Vezneciler´de Şemsu´l-Maarif ve Göztepe´de Taş Mektep´te okuyan ve ayrıca özel dersler de alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani´yi terkettiği gibi, Mekteb-i Hukuk´u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi´ne katip olarak girdi.
1908´de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun´da ve Tercüman-ı Hakikat´te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu´na katıldı, Servet-i Fünun´a yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de `Kirpi` müstear ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. Sada-yı Millet´te, bilahare Cem´de Kirpi müstear ismiyle yazılar yazdı.
Gazeteci Ahmet Samim´in 9 Haziran 1910´da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. `Kirpi` müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası´nı yerden yere vuran yazılarını `Kirpinin Dedikleri` adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası´nın elindeki Beyoğlu Belediyesi´nde yedi ay süreyle Başkatip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa´nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop´a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik´e gönderildi. Bilecik´teyken ongünlük bir izinle İstanbul´a geldiğinde Ziya Gökalp´in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son
buldu (1918).
Robert Kolej´de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa´nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası´na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir´in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul´un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut´a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye´nin vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep´te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.
Af Kanunuyla, 1938´de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul´da öldü.
1908´de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun´da ve Tercüman-ı Hakikat´te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu´na katıldı, Servet-i Fünun´a yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de `Kirpi` müstear ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. Sada-yı Millet´te, bilahare Cem´de Kirpi müstear ismiyle yazılar yazdı.
Gazeteci Ahmet Samim´in 9 Haziran 1910´da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. `Kirpi` müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası´nı yerden yere vuran yazılarını `Kirpinin Dedikleri` adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası´nın elindeki Beyoğlu Belediyesi´nde yedi ay süreyle Başkatip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa´nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop´a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik´e gönderildi. Bilecik´teyken ongünlük bir izinle İstanbul´a geldiğinde Ziya Gökalp´in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son
buldu (1918).
Robert Kolej´de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa´nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası´na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir´in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul´un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut´a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye´nin vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep´te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.
Af Kanunuyla, 1938´de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul´da öldü.
Kitabın Adı | Bir Ömür Boyunca |
ISBN | 9789754700381 |
Yayın No | İletişim - 275 |
Dizi | Anı - 2 |
Alan | Çağdaş Türkiye Edebiyatı |
Sayfa | 316 sayfa |
En | 130 mm |
Boy | 195 mm |
Ağırlık | 265 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 18,52 TL |
Baskı | 2. baskı - Ocak 1996 (1. baskı - Nisan 1990) |
Yazar | Refik Halid Karay |
Kapak | Ümit Kıvanç |
Uygulama | Hüsnü Abbas |
Dizgi | Maraton Dizgievi |
Cilt | Sena Ofset, Şefik Matbaası |
Baskı | Şefik Matbaası |