#kurtuluş savaşı Etiketindeki Kitaplar

Bir Ömür Boyunca

Asıl olarak 1922-1938 arasındaki sürgün anılarını kapsayan, yer yer Mütareke öncesine de uzanan, Kurtuluş Savaşı yılları İstanbul’una ilişkin ayrıntılar veren yazarın, 1965’deki ölümünden bu yana kitap halinde yayımlanan en güzel ve en önemli eseri.

TBMM Devleti (1920-1923)
Birinci Meclis Döneminde Devlet Erkleri ve İdare

Türkiye tarihinin en “tartışmalı” meclisi olan ve Anadolu ihtilâlini başaran Birinci Meclis’te demokratik bir müzakere ve temsililik zemini vardı. “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde” bile hükümet ve ordunun zaman zaman aşırıya kaçan uygulamalarının eleştirildiği Birinci Meclis’te, iktidar ve muhalefet arasında sertleşen tartışmalar yaşanmıştır.

Belgelerle
Heyeti Mahsusalar

Heyeti Mahsusalar, Cumhuriyet’in kuruluş sürecinin karakteristik olgularından biridir. 1923 sonbaharında, Millî Mücadele’ye düşmanca tavır alan veya katılmayan ya da Türkiye’nin yeni sınırları dışında kalan ülkelerin “ahâlisi”nden olan ve o ülkeyle bağını sürdürme eğiliminde bulunan subayların tasfiyesi amacıyla oluşturulmuşlardı.

Savaştan Barışa Giden Yol
Atatürk-Venizelos Dönemi Türkiye-Yunanistan İlişkileri

1919’da “Megali İdea”yı gerçekleştirmek için İzmir’e çıkan Yunan ordusu, 1922’de Türk direnişi karşısında yenilip Anadolu’yu terk etmişti. Türk tarih yazıcılığı açısından “Kurtuluş Savaşı”, Yunan tarih yazıcılığı açısından ise “Küçük Asya Felaketi” olan bu olay, Ege’nin iki yakası arasındaki uçurumu giderek büyüttü. Ancak Türkiye ve Yunanistan arasında kurulacak dostluğun hem Balkanlar hem de Avrupa coğrafyası açısından ne kadar kıymetli olacağının farkında olan Mustafa Kemal ile Venizelos’un bu gidişi durdurmadaki kararlılığı, yaklaşık on yıl içinde, iki ülkeyi savaştan barışa taşıdı.

Millî Mücadelede İttihatçılık

Erik Jan Zürcher’in Millî Mücadelede İttihatçılık adlı kitabı, millî mücadelede İttihatçıların rolünün resmî tarihte yansıtıldığından çok daha önemli olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmasına İzmir suikasti davalarını çıkış noktası olarak alan Zürcher, 1926’da, yani İttihat ve Terakki Fırkası kendini feshettikten tam sekiz yıl sonra İttihatçıların neden hâlâ tehlikeli sayılarak siyasal bir temizlik hareketine girişildiğini sorguluyor.