#sürgün Etiketindeki Kitaplar

Ev (1946-1954)

“Filistinli Ebu Suut el Haravi, ‘evinden kaçmaya zorlandığın için utanma’ diyor. Türkçede tam öyle değil ama birçok dilde ‘ev’, yaşanan yurdu da temsil ediyor. Gittikçe azalan aile fertlerinin birlikte yaşadığı aile ocağını terk edeli yaklaşık otuz beş yıl oluyor. Neredeyse on beş yıl geçecek, ‘yurt’ anlamındaki ‘ev’den kaçmak zorunda kalışımın üzerinden.

Ardımdaki Yıllar

“Ardımda kalan yıllar, Türkiye’de demokrasi, hürriyet, insan hakları ve sosyal adalet için sürekli bir savaş veren iki insanla, annem ve babam, Sabiha ve Zekeriya Sertel’le beraber geçti. Polis devletinin baskısı yüzünden, onlarla beraber 1950’de yurtdışına çıkmak zorunda kaldıktan sonra, Doğu ve Batı Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşadım, değişik üniversitelerde okudum, değişik sosyal rejimler, yaşantılar gördüm. Kısacası çok gezdim, çok gördüm, gördüklerim üzerinde düşündüm.”

Nazê
Bir "Göçüş" Öyküsü

"Lâllar, işaretle konuşur. Sağırlar, duymadan konuşur. Körler, görmeden konuşur. Kadınlar, ağıtlarla konuşur..." Bir göç hikayesi: Kürt aşiretlerinin, Irak-İran-Türkiye arasında, oradan oraya göçleri; göçte savrulanlar hayatlar... Nazê'nin anlatısını ve hayatını İrfan Aktan, maharetli röportajcılığıyla kuşatıyor.

Amidalılar
Sürgündeki Diyarbekirliler

12 Eylül 1980 sonrasında veya arefesinde Diyarbakır’dan ‘gitmek’ zorunda kalan ve çoğu yirmi yılı aşkın süre gurbette yaşayan Kürt siyasal mültecilerle söyleşiler yer alıyor bu kitapta. Önce çocukluklarının, gençliklerinin Diyarbekir’ine (ve Lice’sine, Silvan’ına, Ergani’sine, Pîran’ına...) dair hatırladıklarını anlatıyorlar.

Vatanım Yok Memleketim Var
İstanbul Rumları: Mekân-Bellek-Ritüel

Kitap, öncelikle ve esasen İstanbullu olan Rumların algı ve duygu dünyasına bir pencere açıyor. İstanbul’un, İstanbullu olmanın Rum-Ortodoks kimliğinin inşasındaki yerini, bu kimliğin mekânda, mitlerde, ritüellerde ve bellekteki yeniden üretimini anlatıyor, anlattırıyor.

Modern Türkiye'nin İnşası
Doğu Anadolu’da Ulus, Devlet ve Şiddet (1913-1950)

Uğur Ümit Üngör, farklı etnik kimliklerin yıllarca beraber yaşadığı bir sosyal hayatın merkezi olan doğu vilayetlerinin, milliyetçi seçkinlerce nasıl nüfus politikalarının odağı ve kitlesel şiddetin sahnesine dönüştürüldüğünü gösteriyor.

İsyan Sürgünleri

“Diyarbekir Diyarım, Yitirmişem Yanarım”dan sonra Şeyhmus Diken bu kitabında da eski Diyarbakırlılarla sohbet ediyor, Diyarbakır’ın hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Bu sefer anlatılanların merkezinde 1925 Şeyh Said İsyanı ve sonrasında yaşanan sürgünler, yerinden yurdundan edilmeler, gurbette kurulan yeni yaşamlar, aflar, geri dönüşler var.

Özgürlüğün Peşinde
Yaşadım, Diyebilmek İçin...

Özgürlüğün Peşinde: Yaşadım, Diyebilmek İçin... Yüksel Selek’in şahsi hikâyesinin yanına Türkiye’nin yakın siyasi yaşamını ve gündemini de ekleyen mütevazı ve nadide bir katkı…

Ma Sekerdo Kardaş?
“Dersim 38” Tanıklıkları

İlhami Algör, “kalanların” hafızasıyla konuşuyor. 18. yüzyıldan bugüne, hayatın, ailelerin, Rus işgalinin, Ermeni komşuların, kırımın, sürgünün, dönüşün, hatırlananın ve hatırlanmak istenmeyenin hikâyesi. Hafızanın gediğine gömülenleri, arkeolog şefkatiyle, usulca kazan bir kitap.

Stalin
İktidar Paradoksları (1878-1928) / Cilt 1

Stephen Kotkin üç ciltlik büyük emek ürünü eserinin bu ilk cildinde, 20. yüzyıl tarihinin şüphesiz en etkili siyasi şahsiyetlerinden Stalin’in Çarlık Rusyası’ndan Ekim Devrimi ve sonrasına uzanan 1878-1928 arası “yetişme” sürecini anlatıyor. “Stalinizm”in kuluçka dönemi olarak da okunabilecek bir süreç.

Benim Adım 1864
Çerkes Hikâyeleri

“Türk ırkının necip güzelliğini” temsil eden “Çerkes prensesi” Keriman hanımdan, Çerkescesi tek kelimeden ibaret olana… “Köle”den “at hırsızı”na… “Ermeni yetimi” tutandan, “devletine hayırlı bir asker” olana… Her biri bir roman nüvesi barındıran “münferit” hayat hikâyeleri bir halkın gerçekliğinin farklı yüzlerine mercek tutuyor.

Bir Politik Anlatı Olarak Ahmet Kaya Şarkıları
Açık Yaranın Sesi

Hem Türkiye’deki toplumsal mücadelenin müzikle ilişkisine bakan hem -biyografik olmasa da Ahmet Kaya’nın hayatının arka planına mercek tutan, okurken mutlaka eşlik edilecek şarkılar bulunacak bir kitap.

İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri
Türk Toplumunun Homojenleşmesinde Bir Dönüm Noktası

1964 yılında İstanbullu Rumlar büyük bir felaket yaşadılar. Evlerini terk etmek zorunda bırakıldılar ve bilmedikleri bir dünyaya sürgün edildiler. Yabancı statüsüne alınmaları, bir bavulla vatanı terk etmeleri, hukukla korunan tüm haklarının bir anda ellerinden kayıp gitmesi gibi, bu trajik olayda yaşanan travmalar ve zorluklar bugüne dek birkaç araştırmanın ve filmin konusu oldu. İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri, konunun derinlemesine incelenmesi için sözü bu acının muhataplarına bırakıyor.