Bu sayıda, çeşitli disiplinlerden, temalardan ve araştırma yönelimlerinden beslenen karma bir dosya sunuyoruz.
Bengü Kurtege Sefer, kadın kooperatiflerinin girişimcilik ile özdeşleştirilmesinin ve kadınların geleneksel cinsiyet rollerine tabi olarak kooperatiflere katılımının ötesine geçen bir perspektif öneriyor. Erol Ülker, Şubat 1925’te toplanan Akaretler Kongresi’yle kuruluşunu tamamlayan Türkiye Komünist Partisi’nin İkinci Meşrutiyet döneminden itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti içindeki korporatist hareketin ortaya koyduğu Meslekî Temsil programıyla ideolojik ilişkisini ele alıyor. Ermenilerin tehciri ve imhası sırasında Cemal Paşa’nın Enver ve Talat’tan farklı olarak aktif rol oynamadığı, hatta elinden geldiğince Ermenilere yardım ettiği öne sürülmüştür. Ümit Kurt, makalesinde hem bu iddiayı sorguluyor, hem de “kolektif şiddet faili olarak failliğinin nasıl bir bağlama ve durumsallığa tekabül ettiği”ni tartışıyor. H. Ozan Karayiğit, Türkiye’deki ilk Dumansız Kampüs Politikası’na Bilkent Üniversitesi’nin sosyo-mekânsal dönüşümü üzerinden bakıyor ve tütün karşıtı uygulamaların “başarı”sını ölçmektense, siyasal-üstü “distopik yönetişimi” sorunlaştırıyor. Mete Çetik, çalışmalarında “işçilerin bilgisi, zekâları ve sözü kullanabilme yetenekleri bakımından herkese eşit olduklarını” öne süren Jacques Rancière’in emek tarihi üzerine yazdıklarını emeğin öznelliği, eşitlik, bilinç ve sınıf gibi tartışma başlıkları üzerinden kapsamlı bir biçimde tartışıyor. İbrahim Semih Akçomak ve Zeki Seskir, kuantum teknolojilerinin Türkiye’de ve dünyadaki mevcut durumu üzerinden söz konusu teknolojilerin toplumsal etkilerini, 19 alan uzmanıyla yapılan görüşmelerden de istifade ederek ortaya koymaya çalışıyorlar. Kuantum teknolojileri ile ilgili bir farkındalık yaratmak için “Türkiye’de daha aktif bir kamu politikasının gerekliliğine” dikkat çekiyorlar. Semiray Yücebaş, muhafazakâr estetiğin biçimlenmesinde muhafazakâr moda bloggerlarının rolü olduğunu öne sürüyor ve sosyal medyada etkili olan bloggerların Instagram performanslarına bakarak söz konusu estetiğin biçimlenmesine nasıl katkıda bulunduklarını değerlendiriyor. Sefa Şimşek, kapıcılar ve apartman sakinleri arasındaki gündelik ilişkilerin disiplinlerarası incelenmesinin cazipliğine dikkat çekiyor. Bu konudaki sınırlı literatürü ortaya koyduktan sonra “kuramsal ve yöntembilimsel bir araştırma çerçevesi” öneriyor.
Bu sayımızda üç “Değini”ye veriyoruz. Derya Özkan, fimleri “auteur müessesesine meydan okuyan” yönetmen Ali Kemal Çınar’ın üçüncü uzun metrajı Gênco’yu (2017), ana akım süper kahraman filmlerindeki kahramanların eril kahramanlık ve güç mitolojisine “oyunbaz” bir eleştiri olarak konumlandırıyor. Şebnem Gümüşçü ve Aytuğ Şaşmaz ise Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz’da olağanüstü hal ilan edip meclisi geçici süre devre dışı bırakarak ülkenin yönetimine el koymasını, Tunus’un tarihsel ve toplumsal dinamiklerini göz önünde bulundurarak ele alıyorlar.
Mehmet Dinçaslan, Bernard Chavance’ın Kurumsal İktisat kitabını incelediği yazısında ana akım iktisadın disiplinlerarası zenginliği baskılamasını, buna karşılık kurumsal iktisadın söz konusu zenginliği belirginleştirme potansiyelini tartışıyor. Ayrıca Hepsi Aynı Şeyi Söyleyecekse Bu Kadar Çok İktisatçıya Ne Gerek Var? (çev. Çınla Akdere, İletişim Yayınları, 2018) ile birlikte yapılacak bir okumanın iktisatla meşgul olanlar için verimli olacağını not ediyor.