Devam...

Türkiye’de popüler tarihçilik alanına yeni bir soluk ve ruh getiren Tarih ve Toplum dergisi, ilk çıktığı 1984 yılından bugüne artık kendisi bir “tarih” olmuş durumda. Bu uzun tarih boyunca kendisi de elbette büyüdü, değişti, dönüştü ancak çıkış ilkeleri ve tarihçiliğe ilişkin yaklaşımının üzerine titremeye hep özen gösterdi. 20 yıl yani 240 sayı süren ilk döneminde hamaset yollarına sapmadan ve bilimselliği de ıskalamadan popüler bir çizgiyi takip etti. Eleştiren, sorgulayan bir anlayışla tarih alanında alternatif bir soluk haline gelen dergi akademik dünyada üretilen bilginin geniş kitlelere ulaşması için bir köprü vazifesi gördü. Değişik belge türleri ile farklı soru ve yöntemleri “uzman”lardan sıradan okuyucuya kadar birçok kişinin ilgisine sundu, gündeme getirdi.

Tarih ve Toplum büyürken Türkiye’de tarihçilik de gelişiyor, dönüşüyor ve çeşitleniyordu. Yeni alanlar, yeni yöntemler, yeni kuşaklar ve hatta ekoller ortaya çıkıyordu. Bu durum tarihsel çalışmaların da zenginleşmesine yol açıyordu. Popüler tarihçilik alanında getirdiği açılım ile yirmi yıl bir misyonu takip eden dergi 2005 yılında yepyeni bir görev edinerek içeriğini dönüştürdü. Tarihyazımında ortaya çıkan bilimsel çalışmaları yine kamuoyuna sunmak ve bir tartışma mecrası oluşturmak için Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar adıyla yolculuğuna devam etme kararı aldı. Popüler tarihçilik alanında olduğu gibi bu yeni alanın da kendine özgü zorlukları vardı. Yeni macerası da kolay bir görev biçmiyordu dergiye. Tarih ve Toplum artık akademik bir dergiye dönüşüyordu.

Entelektüel heyecanı ve eleştirelliğini kaybetmeden, katı bir vesikacılık ile dogmatik bir kuramcılığa sıkışmadan, akademinin “yüksek” koridorlarına kapanmadan, açık, yalın, sıcak ve samimi bir ifade ve üslupla çağdaş yaklaşımları, yöntemleri ve tartışmaları gündeme getirmeyi arzuluyordu. “Derdi olan” yazılar ile okuyucuyu buluşturmak, tarihçi ile okuyucuyu hemdert etmek istiyordu. Yani dergi yeni bir dönemde yine cüretkâr bir işe soyunmuştu. Bu misyonunun yanında hakemlik kurumunun ve yayın kurulu işleyişinin gereklilikleri ve ciddiyetinin altını çizmeyi ihmal etmiyordu. On yıla yakın bir zaman bu ilkeler çerçevesinde ayakta kalan, akıl ile eleştiriyi buluşturabilen bir tarihçilik için çabalayan Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar yoluna elinizde tuttuğunuz sayı ile devam ediyor.

Dahası dergi tarihçilik alanında kurumsal bir dayanışma ile yoluna devam ediyor. Türkiye’de tarihçilerin ve sosyal bilimcilerin en önemli ve bağımsız örgütü Tarih Vakfı ile İletişim Yayınları Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar’ı birlikte çıkarıyorlar. Böylece Tarih ve Toplum dergisinin izinden 25 yılı aşkın süre önce popüler tarihçiliğe adımını atmış Toplumsal Tarih dergisi ile de bianlamda gönüldaşlık yanında kurumsal kardeş de olmuş oluyor.

Türkiye’nin ne siyasal atmosferi ne de entelektüel iklimi Tarih ve Toplum’un değişik biçimlerde çıktığı zamanlardan daha zengin bir durumda ne yazık ki. Tarih hâlâ gerek politik tartışmalarda, gerek kimlik mevzularında; gerek televizyon dizilerinde gerek anaakım tarihçilikte en bayağı ve yüzeysel gündemlerin ve tartışmaların nesnesi ve aracı olmaya devam ediyor. Tarih ve tarihçiliğe ilişkin bir idealleştirmenin içerisinde değiliz ama Tarih ve Toplum’un uzun tarihinin iddiasına sahip çıkmaya devam ediyoruz.  Gerçeğin tek, resmî ve “tarafsız” temsilinin ve anlatısının hakikate ilişkin belli bir bakış açısı ve “kurgu” olduğunu, başka türlü tarihlerin de anlatılabileceğini, kurgulanabileceğini dile getirmeye devam ediyoruz.

Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar bir zamanların en ihmal edilmiş dönemi olan 18. yüzyılı son yirmi yılda gerçekleşen muazzam çalışma ve birikiminin verdiği olanakla bir dosya olarak sayfalarına taşıyor. Tarihçilik alanındaki yeni yöntemler, yeni sorular, yeni alanlar gelişmeye, dönüşmeye ve devinmeye devam ediyor. Bunun en önemli kanıtlarından bir tanesi de son yirmi yıldır Erken Modern Dönem de denilen 17. ve 18. yüzyıllar üzerine yapılan çalışmaların daha önceki ve sonraki dönemlere dair yazılanlar kadar derinlikli ve çok boyutlu hale gelmiş olması. Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar yeni bir kurumsal dayanışma ile karşınıza çıkarken bu yeni birikimden bir seçkiyi sayfalarına taşımak istedi. Ali Yaycıoğlu, Betül Başaran, Yasin Arslantaş, Güner Doğan, Edhem Eldem’in yazılarından oluşan bu dosyanın yanında dergi Fuat Dündar’ın Ziya Gökalp üzerine yaptığı ve adeta bir tartışma daveti olan katkısı ile Alp Eren Topal’ın yine son dönem yazılan yeni düşünce tarihlerinden bir tanesi üzerine yazdığı kitap eleştirisini takdirlerinize sunuyor. Uzun tarihi boyunca dergimizin bizden önceki kuşaklarının tarihçilik alanında gerçekleştirdikleri ile gurur duyan dergimiz, bu anlayışı, ilkeleri ve ruhu sürdürüyor. “Devam” diyoruz...