Tarih Boyunca Yemek Kültürü
Yemek yemek de başlı başına bir kültür, bir yaşam biçimi aslında. Hani “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” denecek kadar belirgin farklılıklar var her toplumun yemek kültüründe. İnsanoğlu var olmaya başladığından itibaren doğada gördüğü her canlıyı nasıl yiyeceğe dönüştürebileceğinin hesabını yapmış sanki.
Kahvenin Öyküsü
Henüz cezveye girmemiş ve de pişmemişti ki, iki Arap tarafından gizlice İstanbul’a getirildi. Ve kahvenin ilginç öyküsü böyle başladı. Önce yasaklandı, hatta cezalandırıldı içenler; ama yeraltına indi, illegal tüttü bu kez cezveler. Bir ara “Kahve içen erkeğin karısı boş düşe!” diye fetvalar bile verildi. Bakıldı ki bu tiryakiliğin önüne geçilemiyor, yasallaştırıldı saray ve şeriat erkanınca; böylece özgürlüğe kavuştu tiryakiler.
Sigaranın Saltanatı
Sigaranın tıp tarihinde pek iç açıcı sayılmayacak bir yeri olabilir ama uygarlık tarihinde de bir yeri yok mu? Sigara, tiryakiler için hala bir keyif olma özelliğini korurken, hayatı dumanlı çizgilerle ikiye bölen bir gerilim malzemesine de dönüşüyor; belki biraz da haksızlığa uğruyor.
Yunanistan'da Türk Kahvesi
Kahvenin Yunanistan’daki kültürünü, mekanlarını, pişirme ve içme “racon”larını, tiryakilerini; nargile, tavla, lokum gibi yoldaşlarını anlatan bir kitap. Ama dahası var: Çağdaş Yunan ırkçılığına yönelik “ince” bir eleştiri metni; “karşı sahil”den bir dert ortağı... “Gayrıresmî” konulardaki kitaplarıyla tanınan, ülkesindeki milliyetçi-şovenist rüzgarlarla, ırkçı söylemlerle cebelleşen Petropoulos’tan hem köpüklü hem köpüksüz, hem “sade” hem şekerli sayfalar.
Hamburger Çağı
Hazla değil, hızla yemek... Modern hayatta yemek yemenin ilkesi ve usülü bu: Geçerken, ayaküstü, hızla atıştırılıyor. Daha çok insanı daha fazla ve daha hızlı tıkındırmaya dayalı Fast-food sanayii, gelişmiş ekonomilerin büyük bir sektörü oldu. Fast-food sanayi yemeğin/gıdanın her aşamasına damgasını vuruyor.
Adabıyla Rakı ve Çilingir Sofrası
“Adabı, erkanı var/ Zamanı mekanı var,/ Kimin ki iz’anı var,/ Ona şifadır rakı./... Had bilmezsen eğer ki,/ Öyle rüzva eder ki, Başa beladır rakı.” Bu topraklarda yaşamış, yaşayan birçok kültürün sentezi gibi olan rakının ‘şahsiyeti’ üzerine.