Yüzyetmişaltı Yıl
Yüz yıllık tarihi edebîliği harcamadan, “tarih anlatıyor” konumuna düşmeden yoğurabilen bir bellek dökümü. Bulanık bir bellek dökümü. Susmamacasına. Unuttukları, hatırladıkları, hatırlamak istemedikleriyle. Paşalar, şairler, Boğaziçi, muasır medeniyet, hürriyet, sudan çıkmış balıklar, cariyeler, kafesler, Beyoğlu, Osmanlı nişanları... Dil aracılığıyla melodiler kurmayı deneyen bir yazarın “keyif verici madde” sayılması gereken bir eseri. Üzerinde önemle durulması gereken bir metin.
Symphonia Kakophonica
Aleladelikleriyle, sıradanlıkla perdelenmiş örtülü uyumsuzluklarıyla bu ülkenin insanları; o insanları dışlayan, öğütücü ve tüketici yaşam kalıplarıyla bu ülke; ama her şeye rağmen o insanlar!... Paramparça bir bütünlük, birbirine uymazların birlikteliği, toplumumuzun kakofonik senfonisi.
Mâzi Cenneti 1
Yeraldığı bütün meclislerde sohbetlerin ilgi odağı olan, sıkı sıkıya kavradığı çantasında hep günışığına çıkmamış birtakım belgeler saklayan, memleketimizin “şüera ve üdeba taifesinin” yaşantılarını en ince ayrıntılarına kadar bilen Taha Toros, yaşayan kuşakların sadece isimlerini hatırlayabildiği pek çok özgün simayı esprili diliyle karşımıza getiriyor.