Aralık 2009 Tarihinde Tekrar Baskılar

Babam Cemil Meriç

Bu kitapta, düşünen ve yazan Cemil Meriç’ten çok, yaşayan Cemil Meriç var karşınızda. Bazen samimi bir dost, bazen asabî bir hoca. Bazen müşfik bir baba, bazen münzevî bir aydın. Ömrünün otuz karanlık yılını ışık dolu harflerle eserlerine işleyerek körlüğün narını ilmin nuruna çeviren bu “fikir işçisi”nin mahremiyetine giren her insana söylediği bir sözü tekrarlayarak sunuyoruz: “Oku evladım!”

Civciv Kutusu

Atilla Atalay’ın İletişim’den çıkan ilk kitabı. “Civciv kutusu ne ki, çok daha acıklı öyküler anlattı zaman... Galeyanlar oldu, linçler sonra... Herkes deli gibiydi... Evet evet, herkes delirmişti sonunda...” Hiçbir yerde yayımlanmamış öyküler, bambaşka “bir” öykü ve H.B.R. Maymun’da yayımlanmış “Sıdıka”lar...

Don Kişot'tan Bugüne Roman

Türk ve dünya edebiyatının en önemli yazarları ve kaleme aldığı unutulmaz metinleri arasında keyifli bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Bu eşsiz yolculukta size roman geleneğinin atası kabul edilen Cervantes’ten başlayarak, Batı romanına adını yazdıran Laurence Sterne, Denis Diderot, Henry Fielding, Emily Bronté, Charles Dickens, Joseph Conrad, Joseph Conrad, James Joyce, Alain Robbe-Grillet, Italo Calvino gibi yazarlar eşlik edecek; bu gezinin Türkiye etabında ise rehberleriniz Ahmet Mithat, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin ve Orhan Pamuk gibi usta kalemler olacak.

Günlük

Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü...

Nezihe Muhittin ve Türk Kadını (1931)
Türk Feminizminin düşünsel kökenleri ve feminist tarih yazıcılığından bir örnek

Bu kitap, Türk kadın hareketi tarihine adını yazdıran Nezihe Muhittin konusunda yapılmış iki ayrı çalışmayı ve onun yazdığı en önemli eseri sayılan Türk Kadını’nı biraraya getiriyor. Kitabın birinci bölümünde Ayşegül Baykam, Nezihe Muhittin’i feminist tarih yazımı bağlamında değerlendirirken; Belma Ötüş-Baskett ise Muhittin’in duygusal romanlarını feminist edebiyat eleştirisi yöntemleriyle inceliyor. İkinci bölümde ise, Nezihe Muhittin’in Türk Kadını adlı otobiyografik eseri günümüz Türkçesi’yle sunuluyor.

Oyunlarla Yaşayanlar

Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen politik ve toplumsal değerler karşısında tutunmaya çalışan Türk okur-yazarının kara güldürüsü.

Politikada 45 Yıl

Atatürk, Millî Şef, DP ve 27 Mayıs dönemlerinin İsmet Paşa portresi çerçevesinde değerlendirilmesi. Kendisi de aktif politikanın içinde bulunmuş olan yazar, Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki iktidar mücadelesinin kurulmak istenen yeni düzeni hedeflerinden saptırdığını, özellikle Atatürk’ün ölümünden sonra onun devrimlerine ters düşüldüğünü ileri sürüyor.

Ada ya da Arzu
Bir Aile Tarihçesi

Ada ya da Arzu'da Nabokov okura, hafızamız sayesinde çocukluğumuzu ya da arkada bıraktığımız "altın çağı" yanımızda taşıyabileceğimizi hatırlatır. Bu bilinen, basit düşünceyi Nabokov olağanüstü bir şiirsellik ve şimdi ile geçmişi aynı anda aynı cümlede yaşatabilme gayretiyle ayakta tutar. "Ada ya da Arzu'da Nabokov'un bütün şakaları, aykırılıkları ve tuhaf güzelliğiyle Türkçe konuştuğunu hayranlıkla görüyoruz." ORHAN PAMUK

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 4 / Milliyetçilik (Ciltli)

Milliyetçilik, Türkiye’de siyasal ideolojiler zemininde neredeyse siyaset-ötesi ve ideolojiler-üstü bir temel ilke konumunda. Farklı ideolojik donanımlarla ve referanslarla eklemlenebilmesinin ona kazandırdığı bu yaygınlık, hegemonik bir gücü ifade eder mi?

Barış Adlı Çocuk

Sevgi Soysal'ın 1968-1976 yılları arasında yazdığı öyküleri arasından kendi seçtiği on üç tanesini topladığı kitaptır Barış Adlı Çocuk.

Dalavera Memet'in Bodrum Tarihi

Bodrum’un orta yerinde, herkesin tanıdığı, elinden her iş gelen bir âlem adam, Dalavera Memet. Bu yöreye rengini veren Giritliler’den, nefis bir halk adamı. Bu kitapta, Baskın Oran’la, Bodrum’la özdeşleşmiş hayatı üzerine sohbet ediyor.

Felaket Henry ve Gizli Kulüp

Bir çocuk düşünün; hayatının en korkunç dönemi olarak gördüğü çocukluğunu yaptığı yaramazlıklarla süsleyen, bu yaramazlıklarla “Felaket” lakabını sonuna kadar hak eden bir çocuk. Felaket Henry, kardeşi Mükemmel Peter ve arkadaşlarıyla her kitabında yaramazlık ve muziplikle dolu dört macera yaşıyor.

Tasarım ve Suç
müze - mimarlık - tasarım

Hal Foster Tasarım ve Suç’ta mimarlık ile tasarımın, sanat ile eleştirinin çağdaş kültür içindeki yerini tartışıyor. İlk bölümde, piyasa ile kültürün giderek nasıl kaynaştığını inceliyor. Gündelik hayatın her anına sızan tasarım kültürünün, kimlikleri markalara endekslemesi üzerinde duruyor.

Marka Yönetimi
Güçlü ve Başarılı Markalar İçin Temel İlkeler

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi olan Işıl Karpat Aktuğlu bu çalışmasında, markanın ne olduğundan, değerinin nasıl ölçüldüğüne kadar geçen süreçle, bütünleşik pazarlama iletişimi çabalarını temel alarak marka yönetim sürecini derinlemesine analiz etmektedir

Felaket Henry'nin İntikamı

Bu kitapta Felaket Henry yine dört hikayeyle afacanlıklarına devam ediyor. Felaket Henry şimdi de kardeşi Mükemmel Peter'a kötü bir sürpriz hazırlıyor; bilgisayar canavarı oluyor; babasının iş yerini birbirine katıyor; okulda Şişman Greta’yı biberli bisküvileriyle cezalandırıyor. Yine yaramaz mı yaramaz, haylaz mı haylaz... İşte Felaket Henry!

Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra

“Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulüm. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, sanatçı tecrübe edinemeyen insandır, diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandır ama şimdi sen karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte. Nafile.”