1914’de St. Louis’de doğdu, 1936’da Harvard’dan mezun oldu. Çağdaş Amerikan yazınını etkileyen üç dört önemli isimden biridir (ötekiler arasında kuşakdaşı Jack Kerouac sayılabilir). 1944’de uyuşturucu bağımlısı olan Burroughs’un yaşamı Güney Amerika, Tanca, Paris, Londra ve New York’da geçmiştir. 1959’da The Naked Lunch (Çıplak Öğle Yemeği) romanını yayımlayan Burroughs, türlü yasaklara ve kovuşturmalara uğrayan bu ‘kült’ romanından bu yana, her yazdığı dikkatle izlenen bir yazar olmuştur. The Soft Machine (Yumuşak Makine, 1961), The Ticket That Exploded (İnfilâk Eden Bilet, 1962), Nova Express (1964), The Wild Boys (Yabanoğlanlar, 1971) gibi yapıtlarında modern edebiyatta James Joyce’dan bu yana yapılagelen biçimsel denemelerin en cesurlarına girişir. Burroughs’un temaları totalitercilik, dev şirketler kapitalizmi, tıbbi ve psikiyatrik zorbalık, eşcinsellik, savaş ve tabii uyuşturuculardır; Burroughs’un dünyası karanlıktır, korkutucudur, ve bir kehanet niteliği taşır. Sınır tanımayan teknolojik güç gruplarının egemenliğinde bir evrenden sözeden Burroughs, bu güç gruplarının insanı sonsuz manipüle ettikleri bir kâbusu yazar. 1953 tarihli Junky (Canki) yazarın eroinle olan tanışıklığının en dolaysız anlatımı olduğu gibi Burroughs’un ‘cehennemi’ temalarının da çarpıcı bir anlatımıdır.