Tahtakuşlar'dan Paris'e
Köy Enstitüleri, Cumhuriyet’i köylerle bütünleştirmeye ve onları modernleşen ülkenin hızından kopartmamaya dönük bir projeydi. Siyasi bir tercihle açıldı ve yine siyasi tercihlerle kapatıldı. Yazıya dökülmüş pek çok Enstitü anısı var. İnsanlar yaşadıklarını yazıya geçirmek konusunda daha eli açık davrandıkları sürece de olmaya devam edecek.
Geçtiğim Günlerden
Cumhuriyet tarihinin, daima hararetli tartışmaların konusu olmuş kişilerinden Hasan Ali Yücel’in kitabına yazdığı önsözde Can Yücel şunları söylüyor: “Yakınlarının hitabıyla Hasan Ali’nin çocukluk anılarından derlenmiş bu kitapçık, bütün tefrika dağınıklığına rağmen, tarihî bir boyutu içeriyor.
Orada Bir Köy Var UzaktaErken Cumhuriyet Döneminde Köycü Söylem
Köy ve köylü romantizmi, Türkiye'de Cumhuriyet'in inşâ döneminin muteber temalarından biriydi. Asım Karaömerlioğlu, bu romantizmin arkasını kurcalıyor. Cumhuriyet elitinin, bir yandan sanayileşmenin ve kentleşmenin sonuçlarından duyduğu endişe sebebiyle köylüyü köyde tutmaya dönük yollar ararken; bir yandan da köylülerin özerk bir inisiyatif geliştirmesine mahal vermek istemediğini gösteriyor. Yazara yol gösteren kritik soru şu :"Uzun 20. yüzyılda", neden Türkiye'de köylülük özellikle uzun sürdü?
Türkiye'de Milli Eğitim İdeolojisive Siyasal Toplumsallaşma Üzerindeki Etkisi
Eğitim, yediden yetmişyediye hepimizin bir şekilde içinde, kenarında yeraldığımız, asla dışında ve uzağında kalamadığımız önemli bir kurum. İsmail Kaplan’ın bu kapsamlı araştırmasında Türk millî eğitim sisteminin, ulus-devletin kurulduğu 1920’lerden başlayarak günümüze kadar geçirdiği evrelerin hem felsefî, hem ideolojik hem de pratik bir panoramasını çiziyor.