"atilla atalay" için arama sonuçları

Yavaş Tren
Sıdıka, Sıkılhan, Lezzet Lalesi, Sarı Dobra, Bilim Güncesi ve Yavaş Tren öyküleri... “Yavaş trenin penceresinden son kareler bunlar: Demir tozuyla işlenmiş sarı istasyon binaları, camları çiçekli, ufak bahçeli demiryolcu lojmanları, ahşaptan dev banklar... Tren süzülürken adeta ağır ağır içlerinde dolaştığın Kumkapı meyhaneleri, balıkçılar, hat boyu, henüz King Kong kakası-insan konservesine dönüşmemiş rengârenk küçük şehir evleri, içinde ışıklar oynaşan son insan yuvaları...”
Mecnun Kuleleri
İçinden tren geçen şehirler, orman köyleri, balıkçı kasabaları, nehir kenarları... O sekiz bloğun dışındaki heryer çok uzak ve yorucu geliyordu. Ayrıca çok sıkılırsak, sekiz bloğa on dakika uzaklıkta, altı salonlu sineması olan bir AVM vardı.
Kalbin Böcüü
Bi keresinde Oğuz Abi söylediydi, “Herşeyi yazıp çizdikten sonra bir çeki taşı kalır insanın içinde,” dediydi. “Çeki taşı” nedir bilmiyorum. Ama tüm o komikliklerden sonra, insanın içine oturan, ağır ve kıpırdatılamaz acıklı bişeylerin kaldığı doğrudur.
Kişi Başına Bir Yalnız
Yalnızlık herhalde, bir insanın saklamayı düşündüğü en son şey olmalıdır. Fakat yine de konuşulsun istemezsiniz. Size öyle öğretilmiştir, ayıptır çünkü yalnızlık. Yekten "deli" diyen de olur, "Bakma sen, bugünlerde en düzeyli ilişki, yalnızlık aslında" derken gözlerinize "Seni aklına çaktığımın manyağı seni, kimbilir ne arızan var ki, kimselerle geçinememişsin, ısırsa bana da bulaştırır mı acaba" gibisinden bakan da.
Ağlama Dolabı
Bir dakikanızı istirham edeceğim, kıymetli abilerim, ablalarım. Şu elinizde tutmuş olduğunuz kitap; Sıdıka 2003, Olası Lakırdılukurdular, Sıkılhan’la Diyalog Çabaları adlı başlıklar altında tam elli iki tane öykü içeriyor. Düzeyli ilişki yaşamak isteyenler, kredi kartı mağdurları, noter tasdikli TV güzelleri, otoyol fahişeleri, sahte şeyhler, iş arayan tetikçiler, dizi ağaları, çocuklarıyla diyalog kurduklarını sanan anne babalar, hırslı ofis insanları, digital musallatlar, internet bağımlıları, kontör ve bonus manyakları, deprem unutkanları, savaş çığırtkanları... Velhasıl türlü çeşitli insan öyküleri, fazla kasmayan, araklanabilir kısa cümleler ve gözü yormayan harflerle anlatılıyor.
Hayaller Kâhyası
Atilla Atalay'ın "olgunluk dönemi" hikâyelerini biraraya getiriyor Hayaller Kâhyası. Kitap, "Sevgili Oğuz Aral Usta"ya... Ve "Kar Maymunu" arkadaşlara ithaf edilmiş. Girizgâh mahiyetindeki `Sebebim`, mola yerinde otobüsünü kaybeden yaşlı bir teyzeyle başlayan `reenkarnatif` bir öykü... "Çiğdem Sineması", bizi eski sinemaların nostaljisine götüren, başrolünü Riçırt Burton'un oynadığı sevimli bir Holivut mavalı.
Eray
Eray, onüç yıl boyunca ‘kitleleri’ peşinden sürüklemiş bir “gençlik lideri”. Eray’ın ‘babası’ Atilla Atalay’ın söylediğine göre, “kendine âşık, güce tapınan, haybeye zeki, apolitik, acımasız ve bencil...” Kitle iletişim araçlarını kullanmaya ilk kez 1986’da Fırt dergisinde başladı; bu alışkanlığını daha sonraki yıllarda Hıbır ve HBR dergilerinde de devam ettirdi.
Dup Dup Çedene
Mizah dünyamızın efendi yazarı Atilla Atalay bu kez önemli memleket ve dünya meselelerine el atıyor. Mafyadan çete savaşlarına, derin devletten ‘adil’ adalete, müzik dünyamızın çocuk starlarından ulvi Türk ailesine... kısaca her şeyimize bulaşıyor. Hatta viagranın tehlikeleri konusunda milleti uyandırırken, sayısal loto için tüyolar da veriyor.
Yalnızlık Aletleri
H.B.R. Maymun yazıları, Gazete Pazar yazıları, “Sıdıka” çeşitleri ve okurlara ilk olarak bu kitapla ulaşan kısa hikayeler... “Periler mi söyledi, ne oldu, nasıl akıl ettim, bilmiyorum, jelatini gevşetip, ateşböceğini gökyüzüne bıraktım. Ağlaması bıçak gibi kesildi. Bir süre gözleriyle ateşböceğini izledi, sonra bana baktı, ‘burnu fındık’ dedim, güldü..."
Usulcacık
Atilla Atalay’ın hayattaki ilk, İletişim’deki altıncı kitabı. Atalay, ilk kitabına saygıyla, sevgiyle, vefayla, “sarı dergilerin unutulmaz yazarları” için “bir dakikalık saygı girişi”yle başlıyor.
Menekşe İstasyonu
Atilla Atalay’ın H.B.R. Maymun ve Öküz dergilerinde yayımlanmış yazılarından “sıkı” bir derleme. “Sıdıka”lar ve yine “düşkovalayan” hikayeler: İstasyonlar, trenler, otomobiller, cep telefonları, insanlar, kediler, köpekler, içip içip dağıtanlar, susup oturanlar, ayrılanlar, ayrılamayanlar.
Uyuyamadığım / Düş Kovalayan
Atilla Atalay’ın “kondisyonu yüksek” mizahından bir kitap daha: Üç yıl arayla yayımlanmış iki kitabın birleşmesinden oluşan Uyuyamadığım/ Düş Kovalayan... “Düş kovalayanlık, borsa brokerliği, know how advisorluğu, creatif menagerlik, disco-bar işletmeciliği, kanal sahipliği gibi günümüzün ‘in’ mesleklerinden değil... Oldum olası ‘out’...
Ebekulak
Ebekulak'ta, Hıbır ve H.B.R. Maymun dergilerinde yayımlanmış yazılar ile "Sıdıka"ların yanında, Atilla Atalay'ın "harcı" olan 17 hikaye var. Eski sevgilisinin ardından bakmamak için masa örtüsündeki kareleri saymaya başlayan çocuğun hikayesi gibi, Bid Bid Zelha'nın hikayesi gibi: "Masal gibiydi... Ottan, kuştan, böcekten anlatıyordu.
Sıdıka
Bir “Atilla Atalay kitabı”, yani yalın, derinlikli, mizahî, hüzünlü, efendi ve fırlama bir kitap.
Civciv Kutusu
Atilla Atalay’ın İletişim’den çıkan ilk kitabı. “Civciv kutusu ne ki, çok daha acıklı öyküler anlattı zaman... Galeyanlar oldu, linçler sonra... Herkes deli gibiydi... Evet evet, herkes delirmişti sonunda...” Hiçbir yerde yayımlanmamış öyküler, bambaşka “bir” öykü ve H.B.R. Maymun’da yayımlanmış “Sıdıka”lar...
Aradığınız kritere uygun makale bulunamamıştır.