Yakında Çıkacak Kitaplar

öylesine bir sevgili

öylesine bir sevgili, gerçekle mitin, bedenle öfkenin, aşkla yok edişin iç içe geçtiği bir eşik, gotik ve radikal bir roman.

Kaygılarımızın Kışı

Kaygılarımızın Kışı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi John Steinbeck’in insanın ahlâkla hırs arasındaki savaşını anlattığı ustalıkla örülmüş eseri.

Rüzgâr, Yokuş, Failatün Failün
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'nun 30. senesi hatırına işgüzar bir deneme

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku sesiyle, rengiyle, büsbütün kendine has o havasıyla edebiyatımızın kült romanlarından biri. İlhami Algör, bu sefer “gelecek denilen o yerden” bakarak, otuz yıl önce bu romanı kaleme almış “yazarla” konuşuyor. Birlikte kitaptaki güzergâhı takiple İtalyan Yokuşu’ndan inerek Tophane, Galata istikametinde yürüyorlar. Bazen inatlaşıyor, bazen birbirlerini anlamaya çalışıyorlar. Aşk, sevgi, duygular, zamanın ruhu başlıca meseleleri. Dert etmeyi de karmaşık düğümleri çözmeye çalışmayı da seviyorlar.

Türkiye'de ve Osmanlı İmparatorluğu'nda İletişim
Eleştirel Bir Tarih

Modern iletişim tarihinin anlatısı genellikle Batı merkezlidir: Matbaanın, telgrafın, radyonun ve dijital çağın gelişimi hep Anglo-Avrupa ekseninde, dünyanın geri kalanını çoğu zaman görünmez kılarak yazılır. Burçe Çelik, bu güçlü geleneğe meydan okuyarak iletişim tarihini Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüz Türkiyesi’ne uzanan iki yüzyıllık uzun bir tarihsel süreç içinde yeniden düşünmeye çağırıyor.

AKP'nin Kültür Savaşı
İmha ve İnkâr Kıskacında Sanat

AKP’nin Kültür Savaşı’nda Şenay Aydemir AKP iktidarlarının kültür-sanat politikasının hem büyük resmine, hem  minyatürlerine bakıyor. Büyük resim, Muhafazakâr alternatif sanat-kültür iddiasından, “yerli ve milli kültür” tazyiki altında baskıcı bir kontrol rejimine geçişi gösteriyor. Kültür-sanat piyasalaşması ve sanatseverin müşterileştirilmesi ile deolojik iç içe geçişi... Hem ekonomik güç hem de ekonomik kriz yoluyla gerçekleşen inkâr, tasfiye, imha... Minyatürlerde çok şey var: TRT’nin kültür savaşında işe koşuluşu; sektörler, kurumlar ve mekânlar; dizilerde, tiyatrolarda dönenler; film festivalleri, Yeşilçam’ın “ikinci çöküşü”; kayyım siyasetinin etkileri... Sansürün “sivilleşerek” yerleşik hale gelmesi, otosansürün iliklere işlemesi... Kültürel çoraklaşmanın seyir defterini sergileyen bir kitap...

Sinemada Anlam Arayışı
Bir Otoetnografik Yaklaşım

İnsan, hayatı, dünyayı ve kendini nasıl anlamlandırır? Anlamı nasıl inşa eder? Sinema, bu anlam inşasında nasıl bir rol oynayabilir? İnsanın kendi hayat deneyimleri ile sinema yaratımı arasında nasıl bir etkileşim olabilir? Ercan Kesal, Sinemada Anlam Arayışı’nda otoetnografik yöntemle, yani kendi deneyim ve üretiminin eleştirel bir okumasını yaparak, bu sorulara cevap arıyor. Bir yandan sosyal teoriden, diğer yandan üç büyük yönetmenden, Ingmar Bergman, Andrey Tarkovski ve Krzysztof Kieślowski’den ilham alarak yapıyor bunu. “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmini kendi taşra hekimliği deneyimi ile, “Nasipse Adayız” filmini de kendi “gerçek” belediye başkanı aday adaylığı deneyimiyle etkileşimleri içinde değerlendirirken, hakikat ile kurmaca arasındaki ilişkiye ışık tutuyor.

Modernizm Barikatlarda
Estetik, Politika, Ütopya

Modernizm Barikatlarda, modernliğe tepki olarak 19. yüzyıl sonlarında gelişen estetik modernizmin, avangard sanatın “kültürel politika”sını inceliyor. Modernist avangardların ütopyalarını açıyor. Sanatçıların yaşadığı siyasal çelişkilerin kaynaklarını irdeliyor. “Barikatların karşıt taraflarında” yer aldıklarında bile modernistleri aynı saflarda buluşturan ortak düşmanlara ve ortak ideallere işaret ediyor.